Otuz

... ilk kez seni görmeye geldim. Gelmemi hiç istemedin. İstemsiz bir biçimde çay bahçesinde buluştun benimle. "Burada olduğuna inanamıyorum" dedin
Ne olursa orada olacaktı ve hiçbir şey olmadı. Bir saat oturduk ve gittin. Benim ömrümün kalanı orada, o çay bahçesinde devam etti..
Fazla uzaklaşmış olamazsın, olmamalısın, olduysan da geri dönmelisin...




...




sana bu şiiri bir kapı aralığından yazıyorum
bir yastıkla desteklenmiş sırtımın ağrısından
kalp spazmına yaklaşan soluğumdan
dudak kıvrımımdaki burukluktan
elimin ayarsızlığı, dilimin pervasızlığından yazıyorum

merdiven boşluğunda unutulan terlikler gibiyim
ıssızlığın can damarından başlıyorum anlatmaya
edemediğim yeminler ukde kalsın dilimin kemiğinde
içine sızabilecek serseri şiirler gezdiriyorum zihnimde

rüzgar gülleri ve değirmenler için yazıyorum bütün bunları
' bahçada yeşil çınar, boyun boyuma uyar ' dinlediğim için
şimdi tahakkuk edemeyeceğim mutluluklar için
otuzuna gelmiş bir kadın olduğum için
bir sıfır mağlup başladım aşk'a, pişman mıyım? değilim

kimi sevdimse acı çektim
kimi sevsem acı çekti
kim beni sevse acı çektim
sevdiğim başkasını sevdiğinde acı çektim
kimseyi sevemeyince de acı çektim
ben acıdan örülmüş bir duvar gibiydim

hala anlayamadıysan bunda aklımın payı büyük
ve direncim anlayamayacağın kadar küçük
yani öyle yorgun ki izahlarım, anlatması güç
heveslerim bastırılmış asma yaprağı gibi bidonda
yıllanmış ve çürümüş

her şey eskiyor burada
es, ki; yor!
mesela şaşkın çıkmışsan fotoğraflarda
şaşkınlığın bile eskiyor, yeniliyor zamana
vakitsiz dalından düşen yaprak gibi biraz erken
his aşımına uğrayan heyecanlar besliyoruz yarına

geceleri yalnızlığıyla sevişen bir odada yaşıyorum
sessizliğin öpüşleriyle uyanıyorum sabahları
huzursuzluğumla çay içiyoruz geniş zamanlarda
tedirginliğim bütün işlerime karışıyor bu aralar
mutsuzluğumla akşamı ediyoruz nihayetinde

bazen düzeltilebilecek tek şey kalmıyor inan bana
ne sözle, ne gözle, ne iyi niyetle, ne özürle
ne önsöz ne sonuç var geride
insan her şeyden korkuyor aslında
karanlıktan, dibi görünmeyen sudan
sonu belirsiz yoldan
mutsuz olmaktan, mutlu olmaktan
aşktan, aşksızlıktan..

kendimi bildim bileli korkağım
gölgem benden, ben gölgemden korkarım
çıt çıkarmadan hayatında olup biten
bitip giden, gidip yiten günleri anlamaya çalışırken
bir an gözümü kararttım, açtığımda yoktun

şimdi
geçmiş günlerin suretindeki kırgın siyahın hüznüne çakılıp kalıyorum

ve işte o an kıyamet
gözbebeğinde kopuyor
ben cehenneme ateş topluyorum







fulya/eylül2013

05 Eylül 2013 57 şiiri var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (2)
  • 11 yıl önce

    her satır çok iyi işlenmiş,

    kapı aralığında yazmak şiiri👍,

    sevgiyle kal Fulya...

  • 11 yıl önce

    Bir solukta okunacak kadar akıcı bir şiirdi

    her şey eskiyor burada es, ki; yor!

    bu kısmı ayrıca çok sevdim