Öykülerin Sığmaz An.a
a.kadın
çitlibel'de yazgı buruk
toprak ölümüne doğurgan
göç yolunu bastı inceden sancı
ümmühan ananın elinde inledi yörük bakışlı urgan
dingin yaylalara ulandı kar nakışlı tepeler
dik yamaçlı vadileri dolandı eşsiz guguk
kaygılı uğultulara bulandı ilk gözyaşı
seferi birlik ağıtlarına saplandı çığlıkların
kekik iksiri eksik olmadı büyülü aşından
büyüdün
serpildin
kumraldı taa bele kadar uzardı
delikanlıların aklına ziyan
sırma belikli saçların
çatık kaşlı yiğitte çarptı körpecik yürek
rahvan adımlarda mutlandı evecen çeyiz
düşlere çakıldı kestane ağaçlarına meftun hartamalı ev
deniz çılgın
yeşil dalgın
hoyrat bulut yele sargın
kargın gelevara'nın öbür yüzünde garipti umutların
n.öykü
ürkek atan damarlarından duyumsamaktı senin sevgini tek ereğim
dinmeyen tutkumla yıllar boyu bekledim
muştulu an tomurcuk yarınlar sundu karakışın ay-aydın gamzesine
yedinci kundağına belendim
özün sözün sütün benimdi
ben senin ninnin
defne soluklu bebeğin
sen kokan son beşiğindim
kıvraktın
hamarattın
duyguların kadar berraktın
kınalı saçlarını okşayan oyalı çember gibi rüzgârlara aktın
dipsiz derinlerde tek tutamağın olurdu soylu mavilik
binlerce seçenek arasından el yordamıyla ayırırdın mutluluğu
öte yakanın saadet'i
espiyeli gelini
ey sen
varlığa can katan en kutsal kadın
sevgi gülücükleri taşırdın kırgın gönüllere
devasa saygıyla anılırdı dillerde adın
altın tas içinde ezilirdi kınalar
aynı gelmezdi yazdığın kahır mektuplarının
utangan sevincinle sığınırdın peştamalın ak motifine
kara kızılına dermansız acılarını gizlerdin
yorgun ayrılıkların hüznüyle salınırdı mahcup direkleri
?andır-soyka galasıca? gemilerin
uzaklara dalan elif gözlerin değil
suskun yüreğindi kanayan
asla sen değildin ağlayan
?türküler böyle oğlum...? derdin
a.ağıt
ilk yandığım kadın oldun ardından
senden öğrendim ne kadar hırçın
ne kadar vefasız
ne kadar da umursamaz olabileceğini
seven kadınların da arkalarına bakmadan
terk edip gidebileceğini
sararan fındık yapraklarına düştü son mevsim
yaralı istavrit ayı dondu on altısında
gülümseyen yüzünün ardına asıp küskünlüğünü
geride bırakarak onlarca yıla sığdıramadığın kadersiz öykünü
uzanıp renkler ötesi yolculuğun müşfik kollarına
bilinmeze uçtun melek kanatlarınla
yalnızlığımla yoğurdum öksüzlüğümü
yokluğunu hasretinle besledim
çıkıp matem esen dağ başlarına
bulanık dereler durulsun-sağır taşlar da vurulsun
diye seslendim
yedi kat göklerde tekmili birden
dram sahnesinde tek perde kurgu
çıra yalazında devindi gölge
oyunun sonuna konuldu sorgu
duyarsızca çiğnendi tarabadan dökülen yetim repliklerin
göz üstünde kaşlar soldu
yarkaya'ya yosun kondu
tapınakta mahya söndü
sevdasız günlerime kurşun gibi yağdı hayalin
21 mart 2007
🤐🤐🤐 susarım ben ,ders alır giderim...
an.a hem ağıt
hem sevda
giresundan mı başlamış ?
bilmem ki!
yorumsuzdur
her daim okunmalı,
sevgiyle kalın...
yıllar önce aramızdan ayrılan anneme götürdün beni bu gece,şiirinle... teşekkürler murat aydın doma sevgiler, o güzel ve duygulu yüreğine
murat aydın doma, ana kadın ,ana sevda, ana herşey gönlümüzde.... ancak bu kadar güzel , ancak bu kadar özel olabilirdi bir şiir... şiir demesem aslında, ana destanı desem👍 kutalrım sizi, ve sevgi dolu yüreğinizi👍👍👍👍👍👍
😏👍