Oyun

Tanışırsın oyunla, küçücük bir çocukken daha,
Tanışırsın ve alışırsın ona. 'Mış' gibi yaparsın, 'miş' gibi...
İstediğin karaktere bürünürsün, hayalinin gücü yettiğince.
İstediğin kişi olabilirsin ve boyanabilirsin istediğin renge.
Bembeyaz bırakırsın, olur da renklerin yetmeyiverirse.
Bazen de beyaza boyamak istersin, bembeyaz sayfaları.
Aklını kurcalar durur belki, neden boyanmadığı
Ve büyür, ararsın o saflığı.
Seçenek sunar sana hayat, ya siyahı seçersin ya beyazı.
Ya da seçmek zorunda bırakır, alnındaki görülmez yazı.
Silmeye kalkışırsın onu
Pes edersin anladığında, başaramayacağını bunu.
Sen de yazmaya başlarsın, bembeyaz kâğıtlara, siyah renkle.
Kâğıtlarda yazılar çoğaldıkça, lekeler oluşur bir de yürekte.
Artık 'mış' mış gibi yaparsın ya da 'miş' miş gibi,
Anlarsın büyüdüğünü, kayısı onlunca, bir mişmiş gibi.
Her gün doğan güneş vurur yüzüne, ışığının tüm şiddetiyle,
Sıkılırsın, bunalırsın öylece beklemekten dalında,
Hep özgür olmak, oradan ayrılmak vardır aklında.
Gün gelir ve düşersin dalından, tıpkı hayallerindeki gibi,
Çok beğenirsin, düşerkenki uçma hissini.
Aşağıda ağzını açmış bekler, karga hikâyesindeki tilki.
Ömrünün son demlerindesindir ama bir parça mazi,
Nereden çıktıysa masallar, hala aklında değil mi?
Ve son oyununu oynarsın artık, 'muş' gibi yaparsın,
Biraz uçuyormuş gibi, biraz da ölüyormuş gibi!

14 Ekim 2011 77 şiiri var.
Yorumlar