Özgürlük Oratoryosu
gecenin yarısı
tavan arasında
yalnız başına
düşünmekte
günümüz
buhranlı roman yazarı
karakterler
koyu kısımlarda
sahne almakta
ve yönetmen
tanrısal bir haşmetle
oynatıyor kuklalarını
beş bin kişi
dizdi önüne bir çırpıda
muhteşem bir oratoryo
bütün orkestra
hatta koro bile çıplak
muntazam enstrümanlar
piyanist müzikten aldığı zevkle
şekilden şekle sokuyor mimiklerini
orkestra şefi kendinden emin
ortaya konan eser
doğa kadar ari
tanrı kadar kusursuz
olay örgüsü
zaman mekan uyumu
alabildiğine kusurlu
fakat sanat dorukta
yazar kaleminden mutlu
mısırda parşömen üzerine
kanunları yazan
köle yazar
yeterince özgür değil
karakterleri zihninde
amfi tiyatro hazır
metin eksiksiz
provalar tam
fakat oynatamıyor
yazarın içi buruk
bundan hiç yıllar önce
adı dünya olmayan bir gezegende
insan olmayan bir yazar
pek az ve ağdalı yazılar yazmakta
geleneksel ve dinsel kaygılardan
meydana gelen duvarlar arasında
sanatcıklar icra etmekte
yazarın -at- gözlükleri çok hoş
çok bilmiş kâhin
bu üç yazar nezdinde
tüm sanatkârlara seslendi
özgürlüğün sınırlarını
kim belirliyor,
zaman mı,
iman mı,
sultan mı,
yoksa
insan mı?
çok bilmiş kâhin bu üç yazar nezdinde tüm sanatkârlara seslendi özgürlüğün sınırlarını kim belirliyor, zaman mı, iman mı, sultan mı, yoksa insan mı?