Özledim
Gökyüzünü özledim senin
Mavi mavi sarışını
Bulut bulut bakışını…
Işıl ışıl
Yıldırım bir aşkla yüreğime çarpışını özledim…
Ve silahsız ve savaşsız ve ölümsüz çocuk oyunlarını birde…
Yağmurlarını özledim
Damla damla gülüşünü
Yüreğime düşüşünü
Ve gökten boşanırcasına çisil çisil bakışmayı birlikte…
Ve destursuz…
Ve mutlu… Umutlu… Ve hep gülen kardeşler gibi
Bir ülkeden bir ülkeye… Bir insandan bir insana
Elimizi kolumuzu sallaya sallaya çekip gitmeyi birde…
Gecelerini özledim
Ateş böcekleri gibi yanıp yanıp sönüşünü
Yıldız gibi kayışını
Ay ışığını…
Ve annelerin
“Elbet… Gelir… Belki… Bir gün…” diye
Uykusuz gözler ve kahreden bekleyişlerle
-Kötülere karşı savaşan iyi yürekli kahramanlar gibi -
Kaybolan çocuklarına güle ağlaya sarılışını birde…
Denizini özledim
Uçsuz bucaksız güzelliğini senin
Ay ışığında…/ yıldızların altında
-yüreğim gibi- küt küt çırpınıp duran sularının rengini
Serinliğini… Derinliğini
Canhıraş yüreğimin kıyısına vurup duran dalgaların sesini
Ve sevdalara kalkışıp kalkışıp
Sahillerime izinsiz girişini
Firari sevişmelerimizi özledim…
Ve yüreğinde aşk…/ yüreğinde barış…/ yüreğinde umut
Yüreğinde gülüş taşıyan devrimin asi çocuklarını birde…
Baharlarını özledim senin
Cümle âlem açılıp saçılan çiçeklerini
Kırlarını
Kır kokan tenini…/ sesini…/ nefesini…
Yeşilin en koyusunda
Bir orman kuytusunda…/ koynumda
Yorgun bir çocuk gibi uykuya dalışını
Tenimi arsızca okşayan bahar rüzgârlarını
Dudaklarını
Kucak dolusu gülüşünü özledim…
Her sabah güneşe koşanlarla el ele verip
Dünyayı boydan boya -güle- öpe- sevgiyle kuşatmayı
Ve aşka ait kılmayı birde…