Özüm Ey
Birden kopup gelen rüzgar
Alıp gider derinliklerine
Boz yanık maviliklerin
Akşamüstlerinin o otsu tadı dimağımda
Bir de yanık ten barındırıyorum,
Siz isterseniz buna düş deyin
İsterseniz özlene özlene özüm olmuş bir anı
Bir de o ılık güneşin tadı.
Şimdi hiç olmaz bir yerindeyim zamanın
Özlüyorum seherle doyduğum günleri
Özlüyorum yine yalan yok
Sabahları ıslak çiy kokusunu
Evlerin o yeşil yosun tutmuş buğusunu
Öyle sanıyorum bir daha hiç
Uyandırılmamışım dünyanın kabuslarından
Yok mu hiç, bir avuç su serpecek,
Yok mu sabahları annem kadar uyan diyecek?
Derin bir kuyu bu, yusufi
Elbet diyorum vardır, bir gün çıkarız aydınlığa
Buna öze varmak için geçmek mi bütün karanlıklardan dersiniz,
Yoksa ölümüne uyanacağım kabir mi?
Çoktan kapattılar mı beton kapaklarını, Hayır!
Belki de hayır budur, budur ebedi son
Bu paslı diyar, bu küle kalmış toprak.
Çoktan sönmüş yalazı yüreğimin,
Dönüp duruyorum yine aşkî bir kıvılcım olsa,
Kendimi yine koşarken gördüm
Ateş böceklerinin peşinden,
Neden diyorum bir iz yok yağmurun sesinden?
Oysa sönmüşüm, kül bile yok geçmişimden.
Dedim ya özüme döneceğim
Belki benimki dönüp dolaşıp geldiği yerdir kuduz bir köpeğin,
Dişlerini belertmiş beton ağızlarda beliren dünya
Yüreğimizi öğütmekten başka nedir?
Bu çürümüş, bu kokuşmuş yerde ne işim var,
Nereye gideceğim?
Bir yanım seğiriyor
Bir yanım zonkluyor aşka
En sonunda üstüme inen yağmur
Karıp götürüyor toza çamura;
Özüme...
İyi bir şiir
Kutlarım Yasin bey