Parantez İçi Gül(üş)ler
hiç toplanmamış gül(üş)ler biriktiriyorum şimdi ceplerimde
severken kirlenmiştim, vuslata durdum yırtıldım işte
yüreğime çakıldı kara gözlü bir adam
ve bir gece ç/ekip gitti (tüm gecelik acıları )
kirli sakalında düşlerimi arındırdığım yanından
bilir misin sevgili! kaç ölüm düşer gece karasından payıma
sabır tespihlerine doladım sensiz kalan taraflarımı
göz pınarlarım dökülüyor bu kentin ırmaklarına
ne gemiler geçiyor dalgın gözlerimin iç denizinden
sebebimsin sen!
kendime spastik duygular be(s)lerken ben
özrüne düşürdüğüm gecede yüreğimde bir vesvese
ne kadar siliksin düşlerimde bu gece
her gece canıma okuyan sen
kimsenin duymadığı kelimelerle düşü(nü)yorum seni
hep parantez içisin ayrımında cümlelerin
ve hayretim!
nasıl çoğalıyorsun tekelimdeyken gece içi mazoşist eylemlerim
etim/ kemiğim
sana boşalıyorken iliğim
sana kesiliyor bir intihar bileklerimde
koca bir çığlık sesim du(yu)rmadan haykırdığım sessizce
kederimde bir lal durumu
bulut topluyor kendine kirpiğimin karası
yüreğim kana durmuş bir hicranın peşinde
içime oturuyor bu kentin kalabası
beynimi tırmalıyor yetim kalan aç kuşlar
yalnızlık oyununa soyunurken umutlar
terkedilmiş bir yatak sessizliğinde
güneş az sonra sensiz yüzüme vuracak en kızgın tarafından
ve ben yine üşüyeceğim yokluğunun y/akıcı harından
dururken hala dudaklarımda yüzüne aç bir gülüş
k/ayacak tenimden içimin deltalarına unutulmayan nemli bir öpüş
çatlarken bir sevda ar damarından
onarmaya çalışıyorum yüreğimin aklımda açtığı yaraları
oysa sevgili
zaman seninle baş edilmeyecek kadar hovardaydı
yapışırken ellerim gecenin yakasına
seni getirse açık penceremden rüzgar
düşlemek öylece
imlası bozuk bir yalnızlığı bıraktım geceye
içimdeki çocuk da öldü biliyor musun
geceye büyüyorum k/adın yanımla sinsice
üşüyorum!
sürgün y/anlarıma düşerken sen
ölüyorum!
her sana uzattığımda kısalırken kollarım
içimde bir ihtilal yalnızlığı büyütüyorum
işte sevgili! kendimi ihbarlıyorum
seni seviyorum...!