Pencere Hikayeleri
aradığım tatlı bir sohbetti
sensiz, bensiz
öylesine sohbet etmek
bulutların üzerinde
bir ses
ben burada yokum diyor yine
çaresizlik mahkumiyeti bu cibinlik,
asırlardır üzerimde
kuru darağaçları dizi dizi
kurak topraklarında ömrümün
ne de hoş gözüküyor gözüme,
boynumda ilmikler
gözündeki bu hüzün
canımı yakar
tatlı tatlı
sonra bir gülücük ışıldar yüzünde
karpuz kabuğunu doldurmayan
çekirdekler çitlediğimiz
nerede o
pencere çıkıntıları
sen ben olamadım
yüzümüzde mührü
kara, kapkara yalnızlığın
ben sen olamadım
ne ki fırtınalar kopsa
bu çölde beyaz, pürüzsüz
iskeletler dans eder cillop gibi
hiç kımıldamadan
domates tarlaları
biber tarlaları
karpuz tarlaları
köylüler farkında mı?
benim gördüğümü
sen ne bileceksin
kırmızıyı göster bana
yeşili göster haydi
hasat zamanlarında
boğazlandı hep çocuklar
bilmem bu hayaletler
sahibinin farkında mı?
sen ve ben
iki çift lafı
bir araya getiremeden
dikildi bu elektrik direkleri
urfada bir zamanlar
serinlemek çatılarında ömrün
bak gün yine doğuyor nemrutlara
sensiz, sessiz sebepsiz
yıldızları sayarak
biter mi bu ömür
sağanaklar geçer mi
sırılsıklam
yine başladığım yerdeyim
korkular giderek büyürken
daralan bir çember
kaybolduğum dağlarda
sırayla attım yükleri
dalgalar çekerken içerisine
son kez bakıyorum
sanki ben bu sahillere
kurtuluş yakın mıdır
dersin
ümitler kesilirken
diri diri
belki de öyledir...
kimbilir?
19.07.2012
yıldızları sayarak biter mi bu ömür sağanaklar geçer mi sırılsıklam
yine başladığım yerdeyim korkular giderek büyürken daralan bir çember kaybolduğum dağlarda👍
Sıkıntılı bir durum var gibi, şairler kolay atlatır, güzeldi kutladım yürekten...