Perdeler
Telaşa verdim aklımdaki kırılgan kaldırımları
Sızlasın içimin güneş kızılı gizliliğin lehçesinde...
Sesimin yüreğime dağılan incir çığlıkları
Tepelerken bir geceyi döngü çukuruna
Uzayıp giden uçurumun yeşil yoluna
Cenneti dinleyen ağaçlar koştum.
Zira,
Göğsüme sarılmış perdelerin ihtişamlı sesi
Gülümseyen ay...huşu huyla
Soyunuk ten kuytuma..
Dudağımdaki çağrının suya düşen uğultusunda
Işık lekeleri unutursa bizi
Yakamdan düşmez bu yeryüzü
Önce kanatlarını büyütür göğe
Sonra dans eder kelimelerimin üzerinde
Çünkü onları özgür bırakan birşeyler vardır
Bırakmazlar maviyi..
Kıvılcım gölgelere taşınan bulutun
Aydınlık kokusudur toprak
Gün gelir
Sır testisine gůzelliğini dolduran ıslıkla karanlığa
peçesini vurduğunda
Yüzü açılır ufkun.
Karanlık yıldızları kendine çektiğinde
Aydınlanır düşler ırmaklar boyu
Bir sabahı ağzından öptüğümde
Şaraplaşır dilime dağlanan bahçeler
Yaşamdan bir şeyler koparabilme çabası hissettim şiirde. Yeryüzü de gökyüzü de yakanızdan düşmesin. Tebrikler selamlar
Zaten bu “ışık lekeleri” değil mi Kalemi kağıda yar eden
İyi bir şiir okudum
Kutlarım Tülay hanım