Piknik
bir karaçam ormanında gözlerim gezinmekte
ufacık bir alan ve çimenlik üstü muhabbetlerdeyiz senle
uykun kirpiklerin yerine bir çam altı salıncağında
gitmek istediğin yer uzaklar yerine kendinsin
kendine kalmak için bu ormana gelmişsin
hayalin sırası değil diyorsun
rüyamı resimle bana
elimin uzanamadığı yükseklere koy başımı
dinlemek yerine görmek istiyorum yaşadıklarımı
salla durmadan salla beni
bir kış bir sonbahar geçsin üzerimden
üzerime dökülsün yıllar gibi pişmanlıklar gibi iğne yapraklar
dudakların kağıt olsun yazılan, ellerin düşler olsun dokunan
of larını içine çeksin ağaçlar ve kabukları kabarsın kahkahalarından
dalların arasından süzme yapsın hüznün
kurdun ağzındaki maralın feryadını dinle uzakalardan
ve kurtar kendini yanımda olmaktan
.....
ırkı soyu sopu nedir bu hayallemenin
yeşili kaçırmış elimizden rüzgarı makaslamış başımızdan
ne ekmek ne de reçel tadı var kilimin üzerinde
karınca yolu kadar kalabalık değil soframız
en ucuzundan bir hikaye yudumlamaktayız
Bu şiirini tesadüfen okrum.güzel bir şiir.bazen böyle şansızlıklarmı ne oluyor.