Pinokyo

Süreceli bir ömrün sonsuz sandığım semasında
Yavru bir yıldızdan aşağı kayıp düşendim, ben
Toprağın yağmura has miskini öpücüklere boğup
Bir tutam daha yaşamak için ruhuna kölelik eden
ve gecenin ahlaksız bakışlarına kıskıvrak yakalanandım.

Biraz gri, biraz da elâydım
Anlatmak istemezdi dilim oyunbazlığımı
Kendi sahnesini kurup kendi repliklerini tekrar eden
Gepettosu'nun huzur vermeyi unuttuğu
burunsuz bir Pinokyo'ydum.

Hüzünden ince aşktan keskin bir köprünün üzerinde
Elleri üstünde yürümeye mahkûm
Kışa yüz dönmüş kelimeleri gözlerinden akan
Suskunluğun içinde...
Altındaki alev çukuruna düşüp küllerine kucak açan
Toprağını deşip mezarından kaçan bir deliydim.

Sur'a üflenmiş gibi can buldu içimde ömür
Kıyametin ensesinden tutup boynunu koparan
Kutsallığı kanserli bir bezenin içinde saklayan
Yüreğinden korkup zihnine saklanan
Sığ bir ummanın gölgesinde geceden kalma
sahilden topladığı anılarla karnını doyuran
Köşe başındaki yavru köpektim...
Ne ben büyüdüm ne de sen gördün.

28 Nisan 2011 56 şiiri var.
Beğenenler (3)
Yorumlar