Poseidon'un Senfonisi
...
Bu şehrin,
sonsuz lale bahçeleri,
uğramış böceklerin istilasına.
Ve,
duman kokulu yarasalar,
kan`a susamış,
bilemişler keskin dişlerini,
karanfillerin,
arasına gitmeden önce.
Az ileride,
tahtası çürük,
yosun tutmuş bir gemi üzerinde,
parlıyor,
Thor'un çekici gümüş renginde.
Ve,
tahtına oturmuş Poseidon,
hırçın beyaz köpürüyor, yeşilimsi okyanus.
Martıların kanatları arasında,
kızıl mavimsi alaca karanlık.
Bir deniz kızı, Afrodit
sesi tatlı ve güzelliği baş döndürücü.
Bir hüzünlü nağme olarak algıla
şairin büyülenmesini.
Deniz kızı köpükten çıkarılmış,
can çekişiyor geminin güvertesinde.
Kan kızıl renginde melodileri,
ağıt tadında haykırışları.
Ve doldur dizelerin kadehini,
büyüleyici altın harflerle.
Kralın tacında yıldızların tozu ve,
cennet kuşlarının tüyleri.
Cümleler filizlenen yaban otları,
söz ver bu denizin sahillerinde.
Söz ver zeytin dallarını taşıyan güvercinleri,
gökteki mavinin efendilerini izlerken.
... Söz ver
Fakat izle,
yarasalar öldürüyor,
yeniden dirilişin hayallerini.
İzle gökdelenlerle kaplı şehri,
insanlar gri metallere bürünmüş.
Ve;
altın renginde heykeller,
kapatıyorlar kapılarını Tanrı misafirlerine.
Dilenciler elinde gümüş yılanlı Asa,
o dilenciler,
haylaz efendileri bu şehrin.
Ve;
Bu şehrin taçsız kralları
karartıyorlar göz kamaştıran,
beton ve çelik mekanların,
loş ışıklarını...
Suskun//