Prangalarım Gözüne Saklı Yürüdü
Ben giderim
ardımda kuruyan denizim mil yığınları
ardım sıra sürülen yarıklarda kıyım başlar
hendek boylarında dümen karıncalar kıyılara döner
gün gelir bir vakitli vakitsiz uyanır yürek tellerim
ağaçlar bitkiler kurur onsuzluğun yaş nemli zamanlara
düşer sevdamın efkarı azad düşkünü gönül gamları
perişanım
yaram toz duman içinde sen ne hallere düştün yarama
zorun güzellliğine bakar giderim gönül zincirine renkler b/ağlarım
ne sözüm var ne de kelamın kalsın
merhabası yazılır efsane yurduma anlatılsın
bir ömür boyu rüyasında saklanan prangalarım
hayalimle düşer yollara bitmeyen zaman yolculuğunda
yoktu vardı bunun neresinde
umuda ser biçilsin her geçen zaman yazılsın
demir kapılı mahpus günlerin olta atan vaktinde
mahkumun özgür her nefesi içinde tüten hiçkırıkların sesinde duyulsun
her çıkışın gelişin şiirlerin mahkum oluşuydu
kelepçeli F tipi odaların zihniyeti prangaları demirlenmişti
bir aşkın efsanesi gizemli yağmurun yağışı gibi
şimşek çakması ışıkla vurulan gözlerime kapanışın ardında
karanlığa bakış
prangalı düşüm gözlerinde s/aklı yürürken
demirlenmiş halde her anım senle koşardı uzaklara
sözcükler anlamını yitirmesin diye
dünya gözüyle dağlarıma koyulan yüreğimle
gözünü bir güzelin yüreğinde kamçılamıştım
her yağan yağmur damlası gözlerine düşen tutkuya uyanmıştım
her damlası düşerken sel akar nehir olurdu
seni hatırlar olurdum denizli okyanuslarda
hatırladıkça bin ölür bin dırılırdim gözlerinden
seni özledikçe.....
ben giderim adın kalmasın ardımda
hasret kovalamasın gözlerine kalan şimşek sesi
ben gittiğimde duyulan şarkım suskun
umuda yolculuğuma gelişinle yürüsün
her damlası nehire b/aksın
bulutlarda kaybolsun ruhuma ç/ağlayan
türkümüzün son sözü sana b/aksın
her nefeste...!
29*12*12*Karataş*