Prelüd
şimdi düşsem burada ,
bu sıradan günde gözlerimi yumsam...
korkumdan değil yorgunum,
yüzümü yeni şafaklara çevirdim
ama hala hatırlatıyorken geceler;
eskiden olduğum adamı,
yansıyorken gözlerimden,
içimde çürüttüğüm boşluk,
kırılıyorken aynalar boyunca sonsuzlukta!
hiçbir zaman huzur bulamayacağım
bu benim yüküm taşıdığım
yıllarca önce tanıştığım adam, ben
en eski düşmanım olmakla beraber yoldaşım
nefes aldığım sürece buna tutunacağım.
varacağım yerler belki daha farklı değil,
terkettiklerim henüz silinmedi.
şayet unutmuş olsaydı bu yüz ,
üzerine karşı şiddetle söylenenleri;
unutsaydı bu denli hüzünlü bakmazdı!
gideceğim yerde güneş olsun,
takip etmese pişmanlıklarımın bulutları,
uzun bir kış sonrasında parıldayan tomurcuk gibi
filizlenen şükranla dolu bir umut sadece
bütün görmek istediğim.
savaşın ağırlığını taşıyamamış bir kılıç gibi
kırılıp dağılacak olan yorgun irademle
yeni başlangıçlar diliyorum...
sesleriniz hala kulaklarımda sonra
dosthane öğütleriniz.
bir mum dktiniz başucuma,
korkmamam için karanlıktan
ama biliyorum ki sizdiniz yerleştiren
uzun bir süre varlığına inandığım karanlığı.
kontrol etme arzusu esir alır
oynanırken tanrıların oyunu
kim olduğumuzu hatırlatacak bir cesaret
ancak bir delilik anında parıldar yüreklerde!
sonrasında duyulan yalnızlıksa,
bizi bu oyunun dışına iten lütuf olmalı,
başka türlüsünü kabullenmiyorum.