Psikolojik Ötanazi
nedense
çoğalıyorum sürekli içimde
azımsanamayacak kadar çokum bugün
batmak istiyorum en derinime
sözcük sözcük, dize dize
kıyametini aralarken içimdeki
bir öpücüğe muhtaç ürpertiler
sözlerine küflü rüyalarım bulaşmış
bu şiiri getiriyorum gaipten
karanlığa çiselerken mistik bulutlar
hepimizin yalnızlığını meşgule düşürürken hayat
kendime sorduğum sorular
bilinmeyen numaralara atılmış çağrılar gibi
yanıtsız, okunaksız, tanımsız bir dilin bilinmezliğinde
inan çok zor şimdi
yaşam eklemlerinde ki ağrıları çekmek
marifetse eğer
başka zamanlara ait hüznü
kendimde başkalaşarak yaşamak
kapanmayan firari yaraların mühresinde
adsız yalnızlıklara adanmış
sadece yarısı yaşanmış
ölümlü günler biriktirmek, gurursa eğer
gelme, sorma, bilme, görme, duyma
kaçır kurşuna dizilecek itiraflarını kendinden
[usulca
sonsuzluğun hiçliğine hüzün geçiyor yine
anlıyorum tüm anlamak istemediklerimi
yetmiyor ki iyi olmak
kötüler döllerken körpe güzellikleri
dürüstlük imitasyon değer
süpürülüp kapı arkasına saklanan pasak
artık eskici artığı alfabemin kırık harfleri
köşeleri sivri beklentilerin mevsimsizliğinde
gülüşüne yaptığım bu son sorti]
yeniden çiçeklenirken
bilmem kaçıncı baharına dargın ömrüm
yaşanan her gün parça parça koparırken hayatı
katre katre eksilirken içimin boşalmışlığından
ömür denen muamma filizlenirken her güne
geceye uyku değdiğinde, tutunup minicik elleriyle
yarına çimlenirken bulutlu, yağmurlu, güneşli yarınlar
henüz tanışmıyoruz
yarına doğacak güneşin
yarına yağacak yağmurun
yeniden yarını kaplayacak bulutların yalın gerçeğiyle
{kim bilir? yarın yok belki de}
ayazı sen rüzgâra yaslarken başımı
bir kuş avazında dillenirken notaların çaresizliği
yine o anlamsız mavilikle bezerken
dili peltek beyazımsı bulut dizeleri
çoğalırken içimin karanlığına eklediğim tuvalde
kırmızısı ve mavisi kirli renkler
erguvani ölüm rekatlarında rükuya dururken
içimdeki isimsizlikler
biçimsizlikler
asimetrik şekilsizlikler
biliyorum anlamak en büyük işkence
her dizede azar azar çarmıha geriyorum harfleri
toplamı bölümü, çarpımı çıkarması
çok ama çoook etmeli
bedeli ölüm, kısa bir cinnet olan yaşamın
üşengeç düş kanamalı halimle
atlatıp us ayrıntılarını çaresizlik ipinde
tavaf ederken
kendimden bile gizlediğim sureti silik gerçeğe
ablak harfli dizelerle örerken
yıkılmışlığı yeniden
vuruşarak kaybedilmiş yüzyıl muharebeleri geçirmiş
benim herşeye aykırı enkazım
çok engebeliyim içimin düzlüğünde, aldırma sen
bilmeni istiyorum
bu harflerle dokuduğum şiir değil
her dizenin eylemsizliği kendine
sen tutul yine de
meczup bir aldanışın sevda gel-gitlerine
aldanç en büyük tesellidir belki de ölüme!
asıp duvarlara gün batımı desenli akşam üstülerini
çok şiir gittim ben gelerek kendime
çok şiir dokudum esmer harflerin yorgun bakışlarına
bilmeni isterim ki;
ben kara sevdalıyım anlamsız eşitliğe
parmak uçlarıma
derin derin, uzun uzun anlatarak kendime incinmişliğimi
yalpalıyorum rüzgârlara küskün uçurtma gibi
mavisi ipotek, hayali yed-i emin solumda
pul pul sıvası dökük tümleçlerimin kayıp öznesi
çeke çeke uzattım yine seni, veremediğim son nefes gibi
kurgu bir hayale inandım
uydurulmuş ortak yalanlarımızın paydasında
üzerime örülen masal duvarlarını dizelerle balyozlayıp
medet umuyorum dibime düşen parçalarından
içimin enkazında mahsur kalan
alfabemin otuzuncu harfi
heeyyy! kimse yok mu orada?
n'olur duyma sen sesimi
yakalanmışsa eğer
kalemimin oltasına bir şiir dolusu harf
olmadığı içindir yakalanmaktan başka gerçekleri
eğer anlamak istersen beni
solumda ki başkalıdırıdan başla okumaya
kimse gidemez kendinden
kalmaya o kadar meyilliyken
bir bahar arafında tutuldum yine
yaşamın şuursuz yerçekimine
boşluklarımda açıyor bulutsuz, köksüz iç sızılarım
yaşamaktan yaşamak beğenir gibi
bir yaşam patlıyor ömrümün çökük avurtlarında
bir yer açmak gerekiyor tutuşmuş,
avuçlarıma doluşmuş gerçeklere
ömrümün dibi delik küllüğünde biriktirmek üzere...
yerli yerine bırakıp herşeyleri
alıp yanıma gidiyorum kendime ait hiçbir şeyleri
çok uzamasın diye de psikolojik ötanazim
çekiyorum kalemimin fişini
hadi bana eyvallah
28. 04. 2013 Detmold... 16:08
güzel bir iç döküştü elbette lakin şiir tadındaydı her bir mısrasıyla...