Ravienye'ye
Leyla vardı düşerken kanatlarına tutunduğum
Yunus gibi ateşe attılar beni Ravienye
Teodotidis'i hiç bu kadar endişeli görmemiştim herhalde pişiyorum
Güneşe düşmüş gibi kavruluyor derim
Sanki kasabın vitrininde sarı ışık altında piliç gibiyim
Ruhum daha çekilmemişken bedenimden
Kendini sarraf camında Trabzon dövme zannediyor hala
Trajedik kaoslar yaşanırken gecenin ''Gel'' tarafında
Hala bir tarafım git/me diyor kanayan yarama
Kangren olalı çok oldu bacak
Oksijen tedavisi bir boka yaramadı anlayacağın
Şeker azdırdı dedi doktor
Keder dedim keder
Kıl testere ile ayıracakken uzuvlarımı
Ben hala neyin derdindeyim Ravienye
Hiroşima bombalandı bu gün
Amerika galip mi
On beşinde mi su ışımasının ardından boğaz yolu kuruyarak öldü
Amerika galipse sende galipsin Ravienye.
Ben yıkık bir Hiroşima'yım bu gece
Senin anlayacağın
İşte bu, müthiş bir benzetme Hiroşima gibi yerle bir olmak sevdadan aşktan... Revienye belki hiç olmadı, hiç yaşamadı, belki bir kod adı, gizli bir isim, ama şairin yüreğinde derin izler bıraktığını gözlemleyebiliyoruz... Yoksa alır mıydı ki bu kadar içten bir şekilde dizelerine... Biraz daha uzun olma mıydı şiir diye de düşünmeden edemiyor insan, kutluyorum yine de içtenlikle Ufuk kardeşimizi...
Güzel, yalınlık her zaman iyidir şiirde. Tebrik ederim Ufuk Bey. 🍀
Güneşten, kasap vitrinine, oradan da sahafa giden benzetme, şiirde dikkati topluyor. Düz yolda giderken birden farklı yöne dönmek gibi ve o dikkatle birlikte beliren heyecanı, sonraki dizelerde sakinleştiren bir anlatım. Keyifle okudum şiiri. Kutlarım kaleminizi, sevgiyle.
Yüreğine sağlık Ufuk kardeşim ,
Şiirin güzelliği diyelim .
Şiir görsel sunumda ne kadar sade olursa göze o kadar güzel geliyor noktalama çok yorucu ama bu şekille daha güzel olmuş sayfa ve şiirin güzelliği ön plana çıkmış açıkçası Kutlarım Şair