Riyakâr Dostum Hayat
Öyle çok bir beklentim olmadı
Yokluğunu bana ömür kılan bu hayattan
Çok param olsun demedim mesela
İçimin fukara yanına
Afili bir dış boyası istemedim hiçbir zaman
Büyük hayallerim de olmadı
İlla pembe panjurlu mor çitli evim
Büyük ağaçlarım çiçeklerim olsun demedim
Kapısında el izin olan her yer ev olurdu
ve güneş yeterdi
Mevsimlerinde Eylül dokunuşu olan
Beyaz kanatları telaşlı
Küçük bir dünya hayalim vardı
İçinde kavgasız renkler
ve sen olan
Bir de gözleri sana benzeyen kızım
Hayat tamah etmemi istedi
Boyalı göz kırpmalarına
Varmadım kapısına
ve ben eğilmedikçe karşısında
Yokuşlar çizdi her gün yoluma
Her gün bir önceki günden
Daha uzağa attı beni senden
Sonra gittim ilk ve son kez
Eğildim hayat karşısında
Seni istedim
Sözüm yere düştü
Cam kırıkları gibi dağıldı sesim
Dur toplama dedim
Kalsın öyle anne
Toplasan da bir daha söylenmez aynı tonla
Geceye anlattım
Karanlık emanet aldı gözyaşımı
ve hiçbir zaman ağladığıma yanmadım
Sonu nasılsa aynı bitecek bir öyküyü
Farklı farklı duygularla okutan
Riyakâr dostum hayat
Şimdi karşımda
Bağdaş kurmuş zamanın kapısına
Sen dolu son kadehlerden sonra
Ölümü dillendiriyor şarkısında
Teşekkür ederim Hilal Hanım, inşası olsa bile bazı şeyleri taşıyacak kadar güçlü olurmuydu bilemiyorum :( beğeniniz için teşekkür ederim saygılarımla...
Gözyaşlarını dizginleyecek barajlar yapılamadı ne yazık ki...
Güne yakışan şiirinizi tebrik ederim...
Sevgiyle...
Teşekkür ederim Sermin Hanım, yorumlarınız çok kıymetli.
Kapısında el izin olan her yer ev olurdu
Güzel betimlemelerle işlenmiş şiiri çok beğendim şair
İçtenlikle kutlarım ud83eudd20