Rüya
yaslı karanlığa,yaslanmış yüzün
kaçak düşlerinle,gizlenir hüzün
iz bırakıyor siluetin
tükenmişliğe yanıyor
titrek alevlerin
çaresizliğin tünüyor
içime çektiğim sigaramın dumanında
hangi karaya vursa düşlerin
ayrılık rüzgarının uğultusuyla üşüyor
can çekiştikçe yaralı ömrün
akreple yelkovan yarışıyor
çiğ taneleri düşüyor sevdanın üzerine
ölüyor yavaş yavaş edebi şehrin
hangi kenarından koparsam kelimelerin
hangi doğru sözcük ulaşır,usuna
açlığını bastırmaz bu acuze sevdam bilirim
toprağında debeleşiyor,eylül kırlangıçları
ürkekliğin gezinir pervasız gecelerde
ve soluğunu kesen çaresizliğin bu son hıçkırıkları
şimdi
sen,sen,
o sen olsan,o öptüğüm adam
ben de ben olsam,o çömez kız
hani yanağında,masum bir ıslaklık bırakan
senin kollarında yeşerip,sonra solan
mantar kafalı şarap şişelerinden
köpükler sıçramıştı aşkımıza
nasıl da sarhoş olmuştuk,nasıl da deli,nasıl da serseri
şimdi bir huzur evindeyim,çekildim inzivaya
yakamda sevdamın son kuruyan gülü
birde sensizliğin,sessizliği kaldı
kuruyan çatlak dudaklarımda
duydum ki
sen de asmışsın umutlarını mavi marmaraya
yorgun bedenin bırakmış kirli ayaklarını
şu yolun sonundaki eski hurdacıya
ve örtmüş üstünü geçmişin
hurdaya çevirmiş,yaşanmamış yarınlarını
ömür dedikleri neydi
çok çabuk bitti/kısa bir rüya gibi
eğer bu rüya değilse
ne olur cimcikle/uyandır beni
ömür dedikleri neydi çok çabuk bitti/kısa bir rüya gibi eğer bu rüya değilse ne olur cimcikle/uyandır beni
çimdiklenmekle anlaşılsa herşey keşke. İncilenmeyi hak etmiş bir çok dize ile bir rüya...