Rüzgargülü Filistin

Elimdeki pervaneden de anlaşılacağı gibi ben bir çocuğum.
Ablam bu şeyin kendi kendine dönebileceğini söyledi.
Fakat rüzgâr gerekliymiş; çünkü bunun adı rüzgârgülüymüş.
Ablam, çok görmüş geçirmiş 7 yıldır bu topraklarda.
Bir gün çok serin bir rüzgârın eseceğini söyler durur geceleri.
Rüzgâr, bize gül kokusunu getirecekmiş.
O rüzgârla beraber bu rüzgârgülü çıldırasıya dönecekmiş.
Oysa ben hep elimle çeviriyorum gülümü yetmiyor nefesim;
Çünkü buralarda hiç rüzgâr esmez, içimde kalır tüm hevesim.
Kanatlarını boyamak gerekliymiş birde:
Kırmızsızından, sarısından, mavisinden sürmek gerekmiş hayatın.
Çok dolaştık beraber; hayatımızı renklendirmek için.
Ama sadece kırmızı bulabildik, sadece kara.
Çünkü bu topraklarda her yer siyah duman,
Her yanımız şarapnel, her yanımız yara.

Boş mermi kovanlarından toprağa resimler yapsakta,
Sapanlarla tank avlasakta,
En iyi bildiğimiz oyun saklambaçtır bizim.
Yerle bir edilmiş ülkemizin topraklarında bombaların açtığı çukurları biliriz.
Ve öyle iyi saklanırız ki:
Hiç sobelenmemiş ve hala nerede saklandığını bilmediğimiz arkadaşlarımız var bizim.
Annemi hiç görmedim ben.
Onun hakkında bildiğim tek şey kanatlarının olduğu.
Bazı geceler uykumda burnum gıdıklanır; annem geldi sanırım.
Açarım gözlerimi, kuru bir rüzgârla baş başa kalırım.
Günler hep kısadır burada.
Güneş gözünü kırpıncaya kadar gelip geçer zaman.
Gün uyur, gece uyur , zaman uyur üzülürüz.
Her mevsim kıştır bize , ablamla sarılıp büzüşürüz.

Ben beş yaşındayım ,
Ve hiç bir günü başladığım duygularla bitiremedim.
Sevinçlerim kısa, hüzünlerim kısa,
Çoğu zaman gözyaşımı bile düşüremedim yere
Kahkalarım kısa,
Bazen tüm şehrin sokaklarını koşar adım dolaşırken,
Bazen hiçbir yerdeyim,
Gökkuşağı altında kalmış bukalemun misali
Hangi renge bürüneceğimi bilemez bir haldeyim.


Bir sabah çadırımızın kapısının hareketlendiğini gördüm:
Dışarıda kulakları sağır eden bir gürültü,
Her yer toz duman,
Abla ! dedim, Abla Uyan ! Rüzgâr geldi, rüzgâr...
Kaptığım gibi rüzgârgülünü fırladım dışarı.
Üstümüzden uçaklar geçiyordu.
Rüzgârgülüm havada; İnsanlar çıldırasıya dönüyordu.
Ablam uzaktan bağıra çağıra bana koşuyordu.
Bak abla, bak diyordum: ?'Rüzgâr'.'
Ablamın başında kan ?'Gülüm'' yere düşüyordu...

04 Mart 2013 33 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)