Rüzgarsız Aşk
dili çekildi
karıncalar sıkıldı yuvasından
inmek gerekmez mi karanlık oluyor ve herkes uykuda
filanca gedik patladı
falanca hala böceklerin istilasında
gün ışığı kimin rüyası olabilir ki
niçin ve nasıl
kullanılmamış bir yer neresi
taştan duvarları çıktıkça bitmeyen çatılar boyardı aşkımızı kırmızıya
ağustosun tembel örümceklerini geç
yarasının yuvasından daha yorgundu kavuşmamız
kim bilir sığırcıklar bile uçmayı bilmiyordu
rüzgar kokularını savurmadan önce
o ilk hali anımsatıyor ışığın ümitleri
yer bir yer değil çıkılmıyor tanrı sesleri ve ilham
iki ruhun arasından kayan ölüye
şişko ve sevimli
sular rıhtımında şarkı söylüyor
birde gülümsüyor hiç bir şey olmamış gibi
ilgimizin tüneli karşı adada bir şarkıcıdır
taşların üstüne çıkıp adını söyler
iki bağlanmaz mavinin arasında bergüzar
ve iki direğin arasına gerili
ölüm gibi şakacı
yakışmaz dudağına acılar
bir şiir ne diler ki senden başka
düşmüşse
rüzgarsız aşka.