Saçlarımı Tararken Geliyor Aklıma Avuç İçin
Sevgilim..
Seni hep en olmadık zamanlarımın çaresizliğinde,
aynaya baktığım an yüzümden düşen parçaların en keskiniyle
kanayarak hatırlıyorum şimdilerde..
Kırmızıyı sevdiğin için kanım
olabildiğince kırmızı akmaya çalıştı belki de.
Uğraştı canım,
zorladı kendini hep sev diye.
Islak bileklerimden süzülürken hele
ve pis bir jiletin koynunda sevişirken ilk defa.
Bilmiyorum.
Ama sen biliyorsun ve benden saklıyorsun.
Buna benzer olmasa da
bilmediğim çok şey var aslında.
Neden ayrıldık ? mesela.
Elveda ve hoşçakal kelimelerini kimin öğrettiğini sana ?
Hiç söylemiyorsun ki.
Saçma masallarla avutmaya çalışıyorsun hâlâ beni,
içimdeki masum çocuğu bile.
Oysa çocuk değilim artık.
İçimdeki çocuğu da mutsuz biten masallarımın ardından,
sigaraya alıştırdım zorla.
Sevgilim, boğazlarımdaki haykırışlarla öksüre öksüre
ve nikotinin doruklarında kanser edalı iç çekişlerle,
öldürdüm onu, ama sen intihar de.
Ve önemseme hiçbir şeyi;
kalışlarımı, özlemimi, intihara teşebbüslerimi.
Hem bilirsin, beceremem ben böyle şeyleri.
Zaten aşka teşebbüsüm bile ayrılıkla sonlanmadı mı ki ?
Ayrıldık..
Her şey yalandı çünkü.
Ve telefonu önce sen kapat kavgaları kadar gereksiz..
Gereksizdim.
Bir zamanlar saçlarımda dolaştırdığın avuç içlerini bile
hangi tenin kuytularında saklıyorsun şimdi.. ?
Önemli değil hiçbir şey, sadece gözlerim biraz nemli.
Sevgilim, aklıma nereden geldiğin de önemli değil ya da ne için.
Sadece saçlarımı tararken geliyor aklıma avuç için..