Şafağın Yasındayım
Bulutsu gülümsemelerimin dışında
Üşüyorum
Yeni bir günün sabahını beklerken
Zamanım çoktan tükendi
Yine daraldım
Yine kasıldım
Dert bende
Özlem bende
Soluklanacak halim kalmadı
Rüzgâra, borana kapıldım sığınacak bir yürek arıyorum anne
Hatıralarımın üzerimden nice zaman geçti
Gökteki dolunay karardı
Mehtaba Zifir karanlık çöktü
Mistik ışınlar çoktan çekildi
Şimdi
Bir bilinmeyene koşuyorum
Doğmayan şafağın yasındayım, ağıtlar yaktım ağlıyorum
Tüm dostlara can dedim
Hepsine kucak açtım
Onlar ise unuttu beni
Kendime yabancı kaldım
Ah anne! Yitik hayallerimden başka bana kocama bir ah kaldı
Ey vefasız kavim, kardeşler
Ne çok zor günler çektim ben
Sonsuzluk mu başladı, ne? Gidiyorum gayrı
Beni unutan sizler; şimdi içimde bir buruk bir özlem birde acı var
Senden başka kimsem olmayan anneciğim
Uzun süren şu felâketle çok zorlandım
Bir garip gidişat savuruyor beni
Hayli zaman oldu uçurumun kıyısında
Boynum bükük
Kan-ter içinde
Çürümeye yüz tuttum
Gözyaşları döküyorum
Hep eriyorum
Hep tükeniyorum
Bana yalnız dert kaldı
Feryadımı duyan yok
Seven, sevmeyenlerim bilsinler şu çektiğimi
Toprak çok kuru kazma, kürek işlemiyor; tabutum ellerimde kaldı
26.04.2015
İstanbul