Şahlanış Destanı
.....
Sıcak bir temmuz günü
o günde, o gecede
kara bağlamış yürekler
,, düşündüler,,
bulacaklardı ıssız sokakları
sislere bürünmüş bir yurt
o gece
mehtap alev gibi düştü
yıldız dolu kumsallara
ve düşünmediler
gökteki martıların
ve sulardaki yunusların
direnişiyle
karşılaşacaklarını..
Bu;
-şahlanış değildi
-çelik canavarların
ve alev saçan
yarasaların kalkışması
-yakamozların kararmış
yüreklerindeki derin boşluk..
Hayır, saatler durmadı
duramazdı zaman
gözler görüyordu
hilal ve yıldız
hala parlıyordu ufuklarda..
Gökyüzünü düşürmeye
daha fazlası gerekirdi
ve bir anlık anladılar
bu ıssız bildikleri yurt
coştu şahlandı kalabalıklarla..
Belki,,
aynalarda
bir yansımaydı umutları
bir anlamsız kalkışmaydı
anlamadılar
o gece, o gün
yurdumuzu
çevreleyen deniz köpürdü
Al ve beyaz renginde
şafak doğana dek
karanlık geceye
beyaz güvercinlerle çarpan
bir ışık
bir umut doğdu küllerinden...
Ve;
dört bir
taraftan gelen nur parlıyordu
o geceye o güne
cesur ve korkusuz
.... gökyüzünde
demirden
kuşlar kızıl tüyleriyle uçuyordu
hala
alev kusan yarasalar eşliğinde..
... yeryüzünde
çelik canavarlar eziyordu
karanfilleri
kahraman ruhlular direniyordu
yurt düşmesin,
ve beyaz güller gibi
yığıldı
umut dolu bedenler önlerinde..
Ve;
sordular
nereden geliyor bu kabus?
cevap gecikmedi
okyanus ötesinden
evet oradan geliyorsun sen
yolunu şaşırmış
alev saçan o kişiden
ve ağzında zeytin dalı
dilinde sihir
gözlerinde ıslak nefret..
Ve;
oraya gidiyor
okyanusları aşıp
hâlâ yaşayan hilalın ışığı
pencereler karatılıyor
ışıklar kapatılıyor
kapılar kilitleniyor
nur dolu ışık
o yarasaları bulmazın diye..
Ve sen;
o gece sen
sen, destekliyordun
karanlıktan
doğan kalkışmayı
kan ile
sulansın mavi umutlar diye
ve yıkıldın işte onursuzca...
...............
Ve sen Ay yıldız,,
Bu zafer günü o gün senin,,
... kutlu olsun Ay ve yıldız
kutlu olsun cesur yürekler
kutlu olsun
özgürlüğü savunan millet...
Ey kutsal millet,,
Sana kalkışmaya
cüret edenlerin
yüzüne bin yıl tükürülsün
alsın cezasını o sefiller
kan revan içinde
boynu bükük
yağlı urgana sarılmış..
Ve;
puslu sislere bürünmüş
korkaklar dönsün
karanlıklara
yosun tutmuş gemilerle
okyanus ötesine...
Suskun//