Şair ve Kâfir
ey, bünyamin dedikleri belâlı şair
dilini dünyanın dertlerinde yuyarak
kobra yılanlarına yediren kâfir
senin ömrün: savunmasız çaylâk sürüsü
senin ömrün: örselenmiş sevda delisi
senin ömrün: bir bakışın en nankör yüzü
yıldızlara bakmaya doyuverdin de
denizlere bakmaya doyuverdin de
bakmaya doyamadın sevgilinin yüzüne
kanser ve karanfil gibi girdin her yere
Not: Buradaki kâfir sözcüğü; hemen fark edileceği üzere, yaygın anlamıyla "Tanrı'nın varlığını ve birliğini yadsıyan kişi"yi karşılamaz. Tastamam "mecaz"dır. Türkçe sözlüklerdeki gibi: "(Sevilen) birine takılmak için, sitem yollu kullanılır: 'Seni kâfir seni!' deyişinde olduğu gibi. "Nesin sen söyle can mısın, canan mısın kâfir." -Nedim'in bir dizesi.
Bir not daha: Tanımdaki "sevilen" sözcüğünü paranteze ben aldım. Kendime yönelik bir şiirde, onu kabûllenmem yakışık almazdı.
Bünyamin Bey, Kafir kelimesinin halk arasında ki -büyükler bilir - kullanımı da esasında bir bozulmanın yansıması değil midir ? Seni kafir ! denilen şey aslında "kafur" kelimesi değil mi ? Kafur, saydam, çok beyaz anlamında olup mecaz manası safını belli etmeyen; ya da her ortamda saf tutan, her şeyi bünyesinden geçiren ama yine işini yoluna koyan kimselere denir, bugünlerde karşılığı "omurgasız " denilen şey olsa gerek , saygılarımla
Tıpkı "fitne" sözcüğü gibi. Benim de aklıma fitne sözcüğü geldi kâfiri görünce.
Metin Altıok bir şiirinde böyle isim kullanarak şöyle seslenmişti ;
“Gör işte o zaman, devranını küskün dünyanın Bilinmedik cemrelerle bak nasıl çiçeklenir.
Görmese de Altıok Metin oğul veren günleri Toprağın tavından sezip, kemikleri şenlenir.”
Şairlerin kanında var bu dem ,
Kutlarım .