Şairin İklimi
Sen ve ben
İhanet ettik
Gecenin karanlığında
Susturduk söylenmemişleri
İsyanların gölgesinde
Küstürdük bize ait olanları
Unuttum deme sakınnn
Sahi neydi onlar!
Rotası belli
Maviye yelken açan gemi gibi
Umudu
Özgürlüğü
Yetim kalmış öksüzün gözlerindeki
Yaşlara inat Geleceğini
Öteledik.
Ülkem gibi
Aç!
Sustuk
Susturulduk.
Bizler
Mermilerin gölgesinde
Sokak aralarında oynadık
Memleket sevdasıyla yanarak
Gün geldi
Vurulduk
Gün geldi
Sürüldük
''Nazım'' Gibi
Gün geldi
Ziyaret saatlerini bekler olduk
Hasret odalarında.
Onlarsa
Zamanı geldiğinde çıkartıldılar
Işıltılı neonların altına
Aslında bir birlerinden farkları yoktu
Hepsi aynı oyunun oyuncularıydı.
Yevmiyeli...
Perde açılmadan
Oyun başlamadan
Kapalı kapılar arkasında
İlk önce seçildiler
Sonra eğitildiler.
Vaatlerle!.
En güzel yalanı kim söyler
Kim söyleyebilir diye baktılar
Gözlerinin içine bakaa baka.
Bu bir oyundu
Replikleri ezberletilip
Olanı olmamış
Olmayanı da olmuş gibi gösterme sanatıydı.
Siyaset arenasında.
Ateşten gömlekmiş
O kutsal oyunculuk kimin umurunda
Ne söylersen söyle
Ne yaparsan yap
Perde kapanırken nasılsa alkışlayacaklar seni!
Koca bir aile
''Locadan ''
Hizmetin kusursuz diyerek.
İcazet alıp
Seçilenler gibi
Sende halkanın parçası oldun
Senden öncekiler gibi
Kimler olmadı.
Alkışlarla gelip
Birer birer meydanlara indiniz
Aslında tüm meydanlar bizimdi
Sizler söylediniz
Halkım dinledi gözlerine perde çekilirken.
Biz hala
Susmaktayız
Susturulmaktayız
Gözlerimizde ki fısıltılara inat.
Hani diyorum
Şunun şurasında ne kaldıki
Son dönemeçteyiz
Sen ve ben.
Bu gün varsak yarın yokuz
Sözümüz vardı
Gelecek nesillere
Şimdi
Onlar ne yaparlar
Susmanın zamanımı şimdi.
Dün gibi
Esaretin gölgesinde
Paslanmış diline prangalar vurma
Vurma ki !
Militan yüreğin
Gecenin karanlığına saklamasın
Kangren olmuş kelimelerini
Kus içindi ki irinli cümlelerini.
Belki anlarlar
Susturulmuş
Laf ebeleri.
İki gözüm
Eskiden radyoda dinlediğimiz
Gece skeçlerinde oynanan
'' Maziden esintiler '' adlı oyun ismi gibi
Acıların gölgesindeyiz.
Baksana
Hayaldi gerçek oldu
Birer birer sahne alıyorlar
Saray ağlayıcıları
Var olmayanlara ağlıyorlar
Nihavent makamında.
Unutmuşsun sen
Hele bir sokağa çık
Çık'ta gör
Ülkem
Mutsuz
Halkım
Umutsuz
Ülkem yol ayrımına gelmeden
Acaba
Bunlar Üzerlerindeki gömleği çıkartıp
Oyunculuk kimliklerinden arınıp
Hürriyet meşalesini yakabilirlermi
Sahnenin tam ortasında
Ölürken giyeceğim kefen gibi diyebilirlermi?
Yoksa!
Zevki sefa içinde
Saltanat kayığıyla
Göksu'da gezinirler mi?
... Kimin umurunda desene.
Bu bir orta oyunu
Pişekar'dan bize miras kalan!..
Mesut bey şiirinizi birkaç kez okudum eskiden düşünce özgürlüğü vardı. Şimdilerde azda olsa bu tabular yok oldu. Onun yerine sessiz halkın sesi olan kalemler biraz daha özgür.Onlar adına kalemler konuşuyor bu güzel bir gelişme . İçinde bulunduğumuz sorunların bir çırpıda aşılması elbette mümkün değil ama zor da değil biraz daha sabır ,biraz daha aklı selim olmakla inanıyorum ki gelecek nesilleri refaha kavuşturacak kalıcı çözümlerin temelleri bir bir atılacak.Hiç bir doğum sancısız olmuyor bu açıdan şiirinizdeki olumlu düşünce ve taleplerinizin tüm insanlığa ortak çağrı olduğu düşüncesindeyim daim olsun kaleminiz saygılarımla.
inciyi haketmiş şiirinizi kutluyorum ustad...selam ve saygı ile
Şairin ikliminden şiir okumak güzeldi.
Tebrik ederim
kaleminiz var olsun üstad güzel yazıyorsunuz. şiirle kalın her daim
Şiirimi Dünden inciler listesine layık gören Seçki kuruluna teşekkür ederim..