Sana Fukarayım Gel
Hangi göz, kirpiklerimin gölgesinde bakmış ki sana,
Bu denli müptela olsun bakışlarına.
Ya da hangi dudak böylesine nakışlamış ki ismini,
Vazgeçilmez olasın.
Vazgeçilmezimsin evet...
Hiçbir denklem koyamaz seni eşitlikler ardına.
Satır satır şiirlerde,
Sayfa sayfa kitaplarda,
Ve kare kare filmlerde anlatılansın sen...
Her kılıkta, her biçimde,
Alev alev içimde...
Aşk...
Yanımda olsaydın keşke...
Saatler yudumlasaydık işlemeli bardaklardan.
Usanmadan,
Harmanlasaydık geceyle gündüzü.
Bir ay ışığı gezinseydi penceremizde,
Bir günün gülen yüzü...
Şarkılar resmediyor yüzünü toz pembe tonlarda.
Ve şair kalemlere mürekkep olmuş, gece gözlerin.
Buseni düşlerim çalmış.
Beni de hayalin almış...
Var olan neyim varsa, yokluğunun pamuk ipliği mahzeninde.
Sana fukarayım...
Elinde saydam şemsiye, şehre düşen çiselerle gel.
Kucağında bir dolu aşk,
Sensiz batan güneşe inat,
Güneşin doğduğu yerden gel.
Ayak izlerinde taziye olsun.
Karalar giydir maziye.
Sensizliğin öldüğü yerden gel.
Gel;
Gözüktüğün ufkun hasreti böldüğü,
Bekleyenin güldüğü yerden gel.
Seni seviyorum...
((sevgili dostum Ramazan BUĞDAYCI'ya itafen))