Şans Yaver ve Kedi
iki de bir ellerini başının arasına alıp
olan biteni daha da kronikleştiriyordu
hep aynı çıktının son muhabiriydin ya cambaz
ve deniz önlerinde gazete satar gibi
şans yaver ve kedi
üçü bir arada akşamın bir şeyler dinlettiğine inanıyordun
annesi olmayanlar için ısmarlanmış ilk gece değildi bu
başka birileri sevgiden doymuş kanatlarına
bulutlardan tiksinecek kadar çok süt sağmışlardı
onun için bütün gece çaresizliklerden yapılmış gemilerine
gök yüzü çatlayıncaya kadar ağlamışlardı
bir şeyler anlatmak birilerine çare olacakmış gibi
ertelemelerle karşı dağın eteklerine düşünce
sevgililer çıka geldi ağaçların dallarına yeşiller karıştırıp
bu ilk buluşmamız mıydı bilmiyorum
hayalimin ödlek panayırında yıkanan
sıkıca sarılmış serçeler görüyordum
o an başıma vurup kaçsalar kargalar kara basacaklar
ince telli sazına mukayese bir tef takıp
beni oynatacaklar
ama aldanmadım başımın üstünde duran gölgeye
lenf bezleri yeni şişmiş bir çocuğun ilk sızı gibi
boşluklara karışıp kaçmak istiyordum
her şeyin yolunda gittiğine dair iyi sinyaller aldım
konuştuk boğuluncaya kadar
ve karnımızda kahkahalar azalıncaya kadar
steril niyetli mikroplar gibi dertleştik
ateş olsam yakmayacak tım
su olsam içilmez pisliğin biri olurdum belki
kurnanın tıkanmış namlusunda her şey o kadar çabuk
ve acımasız geçiyordu ki
son satırlarını dehşetin içine savurdu
bir birine çarparak geçen kelimelerden başka
yüzünü düşürdüğü bir suya yalvardı
kendisi çıkıp gelse o kadar ağlamayacaktı
benzer ya her şey bir birine son kıyaslarda
isteseler de o kadar kalmayacaktı.