Saplantı
/baş harfin olsaydım eğer
bu şiirler dilinde ezberdi senin
şairlik yalan/
uyuşmuş belleğini
uyumuş kirpiklerinin arasından seyrederken
sırdaş ölümlerin vebalini taşır
bir çift göz
kapısını araladığı okuma hezeyanlarına inatla
eski zamanlar sahafında konaklar
ki
doyumsuz bir saplantıdır
her bakış sonrası yaşandıkça
bütün kuşkuların dilinde aynıdır hece
yüksek kaldırımın en müstesna yalancısı
cinsi bozuk namus
ederi peşin ödenmiş bir kulluğu
bir fotoğrafın dip derinliğinde
öldürünce aklar
ki
an bir saplantıdır
her sevişme sonrası yaşandıkça
gökyüzü harici iki matem mavisi
taşlaşan kalbi teselli ederken
birileri türküsünü yakar hasretin
sırf ihtimal diye sarılır insan
üzerine masumca çizdiği yalnızlıkla göç eder
kendi cennetinden cehennemine
ki
yalan bir saplantıdır
her ayrılık sonrası yaşandıkça
dâhilik ve deliliğin arasında
şizoid bir benlik
çok odalı duvarlarda
ses geçirmez bir çığlığı tüketir
yalın bir gerçekle kaplandıkça yaradır tüm acılar
günahkar adını bağışla
ki
tövbeler bir saplantıdır
her dua sonrası yaşandıkça
kabuğunun içinde ak bir söylencedir gözyaşı
koparılıp atılmış kalpten
geçmeye mahkum bir cezalı için akar
iç ses bütün tonlarda aynı isyan
suçlu büyütülmüş dilde seven yakar
sadece aşk mı kanar
ki
aşk bir saplantıdır
her tekrar sonrası yaşandıkça...
alicengizoyunu
(...kaderim olan aşk'a değil, aşkıyla kaderimi değiştirene saplandım...)
Güzeldi.