Sarıkamış

Yıl bindokuzyüzondört kader örünce ağı
Körpecik kuzulara pazardı Sarıkamış
İnim inim inleyen Allahuekber Dağı
Binlerce gencimize mezardı Sarıkamış

Dağları ovaları tüm engelleri aşıp
Anadolu'dan geldi doksan bin asker koşup
Sevdalanmış vatana onun aşkıyla coşup
Rusların kem gözünde nazardı Sarıkamış

Hepiniz yuvasını bırakıp gelen kartal
Üstü başı incecik ayakta yırtık postal
Omuzlarınız dikti bakışınız kristal
Kışa mağlup olunca kızardı Sarıkamış

Tarihe kaydedildi sizi esefle yazdı
Tipi fırtına boran nefes kesen ayazdı
Göz alabildiğine her taraf bembeyazdı
Askerler canlarından bizardı Sarıkamış

Aç susuz kaldınız da şikayet etmediniz
Dondunuz o soğukta kaybolup yitmediniz
Kar örttü üstünüzü kefensiz gitmediniz
Tipi de ince ince tozardı Sarıkamış

Ölümün adı oldu kara kışta uyumak
Kiminiz ayrı ayrı kiminiz yumak yumak
Sizi yanına aldı sevince belli ki hak
Dağlardan kopup gelen rüzgardı Sarıkamış

Ana kuzularının vebalini kim çeker
Ayşe Fatma köyünde sel gibi yaşlar döker
Baba "vatan sağ olsun" der gözü yere diker
Canların yok olduğu hızardı Sarıkamış

Unutmadık onları unutamayız asla
Cennetlik güllerimiz andık sizleri yasla
Fatiha okuyarak son verelim bu fasla
Zalim Rus oyununu bozardı Sarıkamış


18 Aralık 2014

Yıl 1914 Aralığın 22 si Ruslarla savaş halindeyiz.. Anadolu'nun çeşitli yerlerinden gelen doksan bin kınalı kuzumuz Allahuekber dağlarında donarak şehit oldular... Ne acıdır ki kar onlara kefen buz mezar taşları oldu...

Şehitlerimizin hepsini rahmetle anarken sizlerden de fatiha rica ediyorum.
Bu yüzüncü yılında Sarıkamış değil Türkiyem sizlere ağlıyor... Ruhlarınız şad olsun cennetlik güllerimiz...