Sarıya Çalan Eylülü Içtik
Düşen yaprakları
Şiirin satır aralarına iliştirdik
Geçen mevsimler inadına
Renkleri sarıya çalan eylülü içtik kana kana
Hüzünler acıdan tat verirken
Tepeden tırnağa yaprak rengine boyandık toprağa kavuşurcasına
Usul usul
Sessizce büyütüyoruz sevdayı
Kimseler duymadan
Gözlerin buluştuğu gün batımı kızıllığında
Öyle bir hışımla akıyor ki gönle dolan hasretlik
Ne gelecek baharlar
Ne de tebessümlü gözler avutur artık
Belki de son güneşti batan kızıllık
Bu gidişle karanlığa gebe yarınlar
Kim bilir?
Daha ne kederler doğuracak geceler
En iyisi
Susmalı diller
Sonbaharın hazin rüzgârları eşlik etmeli adımlara
Alışmalı beden can yakan sızılara
Ve
Gözler usul usul kapanmalı düşler üstüne...