Şarkılar 2 - Yıldız Tilbe
Şarkılar,
İçimizi derinden ısıtan,
Kimi zamanda hulyalara götüren,
O bitmek bilmez ezgilerin melodisi.
Bazen eski bir radyodan titrek sesle,
Bazen yüreğimizin derinliğinden kopup gelen,
Yağmurlar eşliğinde söylediğimiz efsunlu ses.
Ayrılıkların çığlığı gibi çıkan,
Yüreğimizi yer yer yakan,
Bazen de bir ana kucağı gibi ısıtan,
Nostaljik veyahut hit olan şarkılar.
Ama,
Öyle biri var ki,
Bize ayrılığın acısını gözlerimize akıtan,
Kalbimize saplanan hançeri dindiren.
Öyle biri var ki,
Bize acımızda dost olan,
Ya da bize ağla diyebilen yumuşak bir ses.
Evet o büyük aşk şarkıcısı.
"Yıldız Tilbe"
Yıldızlar gibi ayrılık gecemize ışık olan.
Yüreğimizin karanlığını aydınlatan.
"Aşkperest"
Dediği an, anlayabildik acıyı,
Öğrendik hayale kapılan bir gezgin olduğumuzu,
Acıya oynamayı.
Sahte de olsa gülmeyi anladık,
Aşk perest idik taparcasına,
Rüyalarımızda bile inandığımız ,
Lakin dünya aleminde kahrolduğumuz.
"Aşk Laftan Anlamaz Ki"
Ne derse denilsin.
Söylenen sözleri dinlemeyen.
Hem dost hem düşman gibi,
Ayrılığın en dipsiz kuyularının karanlığı,
Kendimizden vazgeçtik sonra,
Derdi kendimize.
Şifayı aşka diledik.
Biz öyle yanarcasına,
Yine de aşk dedik,
Her ne kadar bizi anlayamadıysa da.
"Ağla Yüreğim"
Dindirmeden yaşlarını,
Bulutlar gelmeden,
Yanaklarını ıslatmadan ağla,
Ölürcesine ağla,
Yalanın kabri başında,
Gerçeğin doğum sancılarına ağlar gibi.
Ağla yüreğim dedikçe,
Gözlerimizden seller akmadı mı?
Yüreğimize doğru akan çağlayanla,
Özlem duyduğumuz sevgilinin gidişine.
"Hani Gitmesen Diyorum"
Söyledik yine de,
Bizi sebepsizce bırakıp gidenlere.
Ruhumuzun ışığını feda ettik.
Bizi öldürenlere,
Yine de gitme dedik.
Sürgüne vurulmuş mahkum gibi çaresiz,
Öksüz kalmış bir çocuk gibi,
Ağlarken gözlerimiz,
Dur dedik hani gitmesen dedik.
Figanca feryadın çığlığında.
"Dayan Yüreğim"
Söyleyişlerimiz vuruyordu sanki kıyıları,
Zamana bırakılırsa diner acısı diye avunuyorduk.
İçimiz yansa da duygularımız yıkılsa da,
Biz yine de yaşamaya çalışıyorduk.
Berduş misali sarhoş olmuş ruhumuz.
Mum misali erimesine rağmen.
Direniyorduk benliğimizin ücra köşesinde.
"Çabuk Olalım Aşkım"
Ezgileri gelince aklımıza,
Geçmişin savurgan dalgaları vuruyordu tenimizi.
Mahşer günü misali dalgın ve korkulu,
Yine de bir umudun kölesi gibi aşkla doluyduk.
Onsuzluğun verdiği acı tek sırdaş gibi,
Kavuşmak ise bir hulya titreyişiydi.
Onsuz cennet bile cehennem.
Onunla cehennem bile cennet olur derdi kalbimiz,
Öyle ki her şeye rağmen onu ister onu dilerdik.
"Çatkapı"
Gelse sevindirse soğuyan ayaz yüreğimizi,
Gidişlerin bir sonu olur ümidiyle,
Beklerdi kalbimiz gözlerimiz,
Belki kavga ettik.
Belki güldük.
Hatta belki de sevişirdik.
Kimi zaman ten tene,
Kimi zaman göz göze,
Bazen de soğuyan yüreğimi ısıtan dudaklarıyla.
Gel dedik gelse dedik çatkapı,
Çıkıp gelse sevgi bahçemize su gibi,
Derdimize dert binmeden unutulsa derdik.
"Kafam Hafif Dumanlı"
Çaldığı an radyoda,
İnlerdi sanki bedenimiz.
Gazap üzüm taneleri gibi.
Melodisi bile yetmez miydi ağlamak için.
Akşamın efkarı çökmüşken yıldızlara,
Yakmaz mıydık bir sigara bir de ruhumuzu,
Yandıkça sigara,
Kül olmaz mıydı ruhumuz.
Ömür akıp giderken,
Ümit ışığını arayıp durmaz mıydık gökyüzünde?
Ay her zamanki gibi parıldarken.
Biz sönmüş olmaz mıydık onun yalnızlığında.
"Vazgeçtim"
Sessizce bir gidiş gibi oldu yalnızlık,
Vazgeçti artık yorgun düşen kalbimiz,
Vazgeçti artık ümidi olmayan umutlarımız,
Birer birer yok oluyordu onsuzluğa direnen sevgimiz,
Sevmenin bedelini ölüm gibi ödemedik mi?
Bu bedelin altında kalan bir tek beden,
Bir tek ruh biz değil miydik?
Ağır ağır geçen zamana yenilen,
Yorgun savaşçı gibi mağlup düşmedik mi?
Aşk meydanında verilen muharebe de,
Ve sonunda vazgeçmedi mi aşk bizden.
Biz de sevgimizden.