Sarmalında Siyahın
kuvvetli bir ağu sarmış bedenimi
tırnaklarım kanıyor hangi parçama dokunsam,
bundandır gece çökünce doğmalarım
karanlık tanımaz, görmez ellerimi.
güneşi kargışladıkları bu kentte,
kopardım göğsümden güzelavrat otlarını,
hüznümle güzelleştirdim, kemende doladım
uzattım kör göğüne, yabanıl ben oldum.
kaç arşı daha aşacağım
kaç âlem daha dolaşacağım
kaç kez daha savrulacak bu gemi
kaç göğün yıldızı daha saplanacak
bir hançer gibi.
zihnimde bir karınca, sinirleri dolaşıyor
o ki sırtında dünyanın yükü.
ne bir atlas, ne bir derviş ne de çeri,
bitmez, tükenmez bir çerçi.
o yollar ki dinelmiş bir fırtına,
savruluyor, savruluyor kayalar.
yoluna taş koymuşlar.