Şaşılacak Bir Şey Yok
Şaşmadım rüyada görünce hayalleri
yeryüzü bahçeme bulutlar yağmur çiseler
Gönlüme açan çiçeklere pervane kuşlar
arı sanmıştım kendimi
Beş göz altı bacakla dans ederdim uyurken
Şaşılacak bir şey yok
Karpuz ve nar bir çocuğun kucağında
büyürken bütün ışıklara çekilmişti perdeler
Karun’un elindeydi bin odalı evin anahtarı yüklü eşeğin yuları
Ve yıkamazdı o salgın eşek elini
Pislik içinden koku yayılırken her yere
Sapıklık sevinsin diye
ailenin direği evinden kovulduğunda
kahroldum ben aynı nedenle onlar gülme krizinde
şaşılacak bir şey yok
uşaklar ceplerindeki tanrılarla beraber kıs kıs güldüler
koca bir devlet çıktı bir adamın içinden
ben o zaman tiksindim kustum kustum
çıkardım geçmişimi tükürdüm
yerli pilavın içinden beyaz Çin çıkmıştı
başı kesikti bütün horozların nasılsa
şaşılacak bir şey yok
elimin tuttuğu elin yapıştığı ak bir dava eliydi
sanmıştım yola çıkarken
adamların çoğu bittiğinde azı da kalmamıştı bu yıldan sonra
hamdolsun garip ve acı tarafındaydık yolun
şaşılacak bir şey yok
hülyalar avuçta uyuyunca geceler
ne kadar kısa ne kadar sıcak ve huzurluydu
aydan ısınırdı gönüller
karanlık sıyrılınca geceden
çoban sürüyü ıssız bir dağda bırakmıştı
herkes biliyordu bunu zaten
şaşılacak bir şey yok
köprüler uzanınca arsız karaya
baskın yiyen yetimler ağlaşır
yatağı soğuyan sular toprağın eteklerine yapışır
ana ne olur bizi bırakma diye
sesleri duyan ağaçların dizleri çözülmeye başlar
baltalar hırlayan köpekler gibi üzerlerine gelmektedir
bu devran bu devran böyle bu devran
şaşılacak bir şey yok
"altınlar avuçta uyuyunca geceler
ne kadar kısa ne kadar sıcak ve huzurluydu
aydan ısınırdı gönüller
karanlık sıyrılınca geceden"
Ne güzel , ne anlamlı ve yoğun dizeler, Yükselen bey... Avuçlarımızdan dua gibi yükselir... Tebrikler, kutlarım. Saygılarımla IOANNIS BOZIKIS
Yüreğine ve kalemine sağlık azizim. Öyle bir garip çağa erdik ki "şaşılacak hiç bir bir şey" bırakmadılar bize.