Sedir Ağacı

'Yüz kırk sene oldu varlığın,
Yok oluşun birkaç saniyeyi buldu'

Her rüzgâr bir dirhem, oyuntu oldu can evinde
?mal canın yongasıdır'diyorlar
Sen yongaysan, canın nerde, ...

Gördüğün son intizar,
Birkaç kara adamın bütün aileni kılıçtan geçirdiği
Hızar'lı gündü...
Sana yazgı olan,
Yas tuttuğun, günlüğündü... Gazaba uğrayan...

Zamanın çıldırmış sapağında... Derin bir kanyonda
Kenevirden halatı taktılar boynuna
Bir papura ile
İşleyen insan sesleri arasında bu bitmeyen hüzünlü yolculuğunda
Seni toprağın sırtında... Çektiler... Çektiler... Çektiler
Canın da çekildi evrenin kuytu bir boşluğuna

Zamanın içinde...
Makedonya'da büyük İskenderci bir dilenci
Halep'te eleri kelep'li bir asi
Manavgat'ta bir ceylan kana, kana kanıksayarak derenin çayında çatırdayan
Kırılan, kıpırtıya ürperen buna rağmen yaşamaya yaşlanmaya devam eden
Dünyamızda...
Bir adam yol kenarında bir fahişe ile pazarlık esnasında,
Aynı oranlı zamanda
Birkaç kara adamın kan kokan elleri
Hızar'larla. Çökmüştür boğazına...

Kaçamadığından,
Dibinin bileklerinden... Hızarladılar seni... Devrildin acı yanına
Hezeyan'dasın...
Kara adamların kara geçimlerinde paralanmaktasın...
Parçalanacak bedeninle ayrı mekânlarda revaçlanacaksın...

Bizim gibi kırlarda hiçbir zaman dolaşamadın, bir akarsuya eğilip
Yıkanamadın... Olsun diyordun...
Böylede atmosferi içerinde ferletiyordun ya...
Rüzgâr dokunsa kabuklarına yapraklarınla karşılık verir
Sevinçleşirdin yaşadığına...
-Ayşe Ahmet Fatma Mehmet, ?insan'duyumsamasında-
Yıllarca kökün toprakta
Adımlayamasan da bir karış yana...
Damarların geçmiş toprağın besleyen yanına,
Dallarında kuşlar ötüşür...
Belki de,
Komşuların,
Kısa ömürlerine rağmen,
Kır çiçeği, kır otu bir de az ötedeki
Asırlık meşeyle yaprak seslerinde duygularınız gülüşür...

Ya şimdi...

Dülger Halim'in ellerinde kaldı yüreğin
Alıp giden ve bir daha geri vermeyen gecede...
Yaprak, yaprak...
Bir fabrikanın jilet listesinde...

Bir tarafın aşk namelerinde mısralara zeminleşmiş
Körpe kız Zeliş'in yüreğine düğümlenmiş
-Mısra, sedir ağacından defter yaprağı ve Zeliş'in gözyaşı-
Leylak kokulu ceviz sandıkta inzivaya kilitlenmiş
Cansız... Cansız...
Bedensiz...
Körpe kız Zeliş'in okşayan bakışlarında
Edasında, cilvesinde, nazında...

Hasretinde geçmişin...
Kara adamların deviren ellerinden önceki geleceğin...
Karalandı bir kere...iyileşmez yarayla

Tarihin oturma odasında yere serili -dostlarının-
Halen kademhane kokan ayaklar altında çiğnenmekte bedenleri
Kara adamlar,
Hızar'larını boğazına dayamaktadırlar...
...Akıbetleri dostlarının,
Akıbetin...

Diğer tarafın,
Bedeninden dört ayakla dört yanına çivilenmiş...
Oturmaya sedirlenmiş... sin
Şimdi yarıçapında et yığınları dolaşmakta...
.-Ayşe Ahmet Fatma Mehmet...
- insan-
Birde geceleri, birkaç kedi bazen de sokak köpekleri
Minderden semer vurulmuş sırtında... Otururlar
Rahatına... Rahatına... Rahatına...
Gacır-gucur acıyan canına,
Kapının önüne, yağmurun altına atılmışlığına
Dilin işlemez...
Bir kör bağırsağa kusur bağlayanın
Saldığı kokusuyla...
Kırık sedir...
Bedir kokuna işler bu zulüm kaç senedir...

Seni saklar kalbinin stokunda fukara Yusuf
Daha dün ayak kırığına bir çivi çaktığında
Çekiç çivinin kambur sırtından kayarak
Sol elinin başparmağına açtı derin bir yara...Yusuf'ta...
Kaç defa Hacer kadın yakacak odun olarak kırmak istediyse de
Yusuf engel oldu her defasında...
Ele avuca sığmaz duygu agâhında
Bir tarafın ceviz sandığında yürek hoplatır-aşk mısralı yaprak-
Diğer yanın Yusuf un fakirhanesinde yorgunu rahatlatır...-kırık sedir-olarak
...
Nasıl söylesem... Hani Yusuf'un titreyen damar, damar olmuş
Yaşlı yüreğinde mi...
Bir hüzzam makamın son şivesinde mi kalacak yaşadıkların,
Can bittiği yerde
Sen nerde olursan ol dönülmez geriye...
Yeşil bir cevvalken geçmişinde...
Bir seferde bitirdi insanoğlu... Nefesini
Babam sefil Yusuf un bedenini serdiği, dinlendirdiği...
Kırık sedirlikte buldun kendini,

Kalan hatırda olanlardır sadece
O da dilde dolanandır,
gezinir durur serserice, zamanın içerisinde
Ki hatırlanmaz istenmedikçe,
Bilmediğin, gözler önüne serilmeyen
Yaralanan, acıyan yerlerin
Babamla toprağa gömüldü...
Fukara babam Yusuf un sediri bir sobada küllendirildi...

Yusufun kırık sediri belki bir başka zamanda
Bir başka ağaçta sedirleşsen de,
Dünya döndükçe canının çoğalması yetişemediğinden, canın azalmasına...
İnsanın tüketim çılgınlığından
-uğrar zorunlu hızlanmış- mutasyona...'.insan've
'dünya'
Lütfen 'insan' aklını başına topla...

18 Nisan 2010 181 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar