Sen Bari Masum Kal
I
Gözlerinin mezarına gömüldüğümden beri
Kalp atışlarınla suluyorsun toprağımı
Ellerinin düğmesi ilikleniyor önümde
Dudakların mayın döşeli
Konuşsan kana bulanacak düşlerin
Ağlasan bozulacak ritmi yüreğinin
Çelişkiler yumağına sarmalanmışsın,
Çözülmüyor bir türlü umudun kördüğümü
Mevlasını bekleyen Şems gibi sarı sıcak,
Şemsini bekleyen Mevla gibi derbeder ruhun
Hangi aynaya baksan sen değil
Hangi uzvuna dokunsan ceset gibi,
Soğuk...
Bakışlarınla kazıyorsun mazinin tünelini
Öyle bir yerde yakalıyor ki zelzele
Siyah beyaz fotoğrafları tavaf ediyormuşçasına
Aklını enkazda bırakırcasına
Kaçıyor avuçların uzaklara dört nala...
Ellerin...
Kaderinin isyankâr pençesi
II
Yaslandığın ağaçlar yıkılıyor bir bir
Tıpkı dokunduğun bedenler gibi
Göğe saklandıkça serzenişlerin
Nefret yağıyor şehrin sırma saçlarına
Saçağa dönüşüyor bozkırların gövdesi
İklimi değişiyor yavaş yavaş hüzünlerin
Derdini taşıyamıyor kervanlar,
Hamallar,
Yolcular...
Cama yaslanan kirli bir yüzün buğusunda
Kayboluyor çocukluğun
İvmesi düşük hayallerin keskin virajında
El sallıyorsun toz pembe umutlarına
Vedalaşırken masumiyetin saliselik huzuruyla
Mırıldanıp boşlukta, bir başına:
' Ne sen bana erkendin, ne ben sana geç
Şimdi sursuz bir kentin insanlığı bombalanırken
Ve şarapneller yağarken hayallere
Açarken bağrımı ölüme, sessizce
Hoşça kal çocukluğum
Sen bari
Masum kal..."
ah bir masum kalınabilse......👧👍
'' Yaslandığın ağaçlar yıkılıyor bir bir Tıpkı dokunduğun bedenler gibi Göğe saklandıkça serzenişlerin Nefret yağıyor şehrin sırma saçlarına'' ...
Bir yazarın en büyük yarası, dur durak bilmeyen tedirginlik, çocukluk sıyrıldıkça onlara karşı duyulan hassasiyet öte yandan daima çocuk kalma arzumuz...
Şairim ne bileyim işte en hassas konu, hani büyüyoruz ya tarifsiz derin sızı...
Gönlünüze, kaleminize sağlık.
Sevgiyle kal.