Sen De Git Artık Mira (altı gün)
Vakit d/aralıyor Mira;
içimdeki susku kapılarını zorluyor.
Akreple yelkovan da yoruldu artık,
rest çekiyor.
Sıklaştı koşar adımlarım,
takatsizlik dolanıyor ayak bileklerime.
?Sabırsız Eylül sarmaşıkları? dokunacak tenime,
Evet bu başka bir Perşembe.
En işlek caddesindeyim şehrin.
Denize yakın değilken, vapurların kalkış sesi,
tren raylarının kulağımı tırmalayan bu paslı gıcırtısı da ne,
ya turnalar....Başımın üzerinde dönen... Bu telaşınız niye.
Döndürmeyin başımı ürkütmeyin.
Sen de mi susuyorsun yoksa ölüyor muyum
söyle anne,
yahut biri bana söylesin....
Oysa yeni değil.
Hüznün işgal ettiği kentin çocuğuydum,
şimdi yitik bir ülkeye mecburi sevdalandım,
adını bile duymadığım.
Yüz görümlüğü bir gün / belki iki,
ya da "altı gün".
Ardı ölüm.
Yakıştırabilsem kendime zavallılığı,
çıkarıp atacağım yakamdan umut çengelini,
asacağım kendimi.
Bir de mutlu sanıyorsun beni, gülümsüyorum,
geceleri göğsümün bir yanında yaslı Mardin'den bir çocuk uyur
bir yanında babam.
Tam orta yerinde kanlı bir çıban.
Bunca hicran yarası dilimde,
bir haykırsam Beydağın'dan duyulur.
Affınla sevgili,
sana yüreğimde ayıracağım bir yerim bile yok
üstelik hiç hakkım da yok.
Kim anlar anlatsam Mira;
Sen söyle.....Hangi aşk var ki gelinliği giymeden,
kına yaksın toprağa.
Genzimi yakan yosun kokusu değil bu kez,
karanfiller ağlıyor.
Onlar da kök salmak istemiyor
umutsuzluğa.
Bak yolun sonu Mira;
buradan sonra yıldızlar parlamıyor,
sende git artık vakitlice.
Denizin dalgalarını çöl kumu gibi savuran o adama,
o ki bitimsiz bir roman.
Ve ona söyleme.....Bilmesin hergele,
sevmekten vazgeçer.
Asıl o zaman......O zaman ışığım söner...
Bak yolun sonu Mira; buradan sonra yıldızlar parlamıyor, sende git artık vakitlice. Denizin dalgalarını çöl kumu gibi savuran o adama, o ki bitimsiz bir roman. Ve ona söyleme.....Bilmesin hergele, sevmekten vazgeçer. Asıl o zaman......O zaman ışığım söner...
çok güzel bir anlatım tarzı... su gibi tebrikler👍👍👍