Sen Kebir
Kapkara düşlerden beyaz aydınlıklar çıkarmıştık oysa
yarınlara gülerek bakan iki masum çocuktan
Geriye ne kaldı söyleyin bana
Büyüklerin küçüklükleri ile büyüdük biz
Sevdaya hasreti aklımız ermezken çektik
İki meçhul hikâyeden
Bir büyük hayat isterken kaybolduk
Karanlık dar sokaklarda
Pervasızca yürürken bakmadık
Hiç arkamıza
Zor olanı seçtik hep
Böyle başladık hayata
Duaya
Şimdi sıra sana;
Sen kebir
Ben zehir
Vallahi bu aşk değil
İçsen kanarım
Ardina yanarım
Seni hep benim sanırım
Sen kebir
Su akan dert
Koca bir nehir
Elim kir
Tüm günahları bana yazsın
Nekir
Eğildi başım hükmüne
Girmeden bu sevdanın son sözüne
Adında yazılmış kudrete
Sevdam boynumdan kalın
Boynum kıldan ince
Bilirim geçmeyecek
Ben gidince
Fakat yol hak
Bize bu müstahak
Değmem
Gamzene değen bir yaşına
Ben 20'lik ihtiyar
Dikmişim gözümü musalla taşına
Dolamadan elimi saçına
Öleydim ona yanardım
Şimdi yol uzun
Ömür kısa
Söz büyük ama bağışla
Kısıyorum ama yetmiyor gücüm
İçimde ki bu haykırışa
Dedim ya
Sen kebir
Ben hakir
Anlatırlar bizi
Bizim çocuklar
Çocuklarına
Sevgiyi yüreğine buseyi alnına
Koydum
Hoş kal
Hoşça
Sağlıcakla ...
bin ömür anlatılacak bir sevdayı o minicik yüreğinde taşıyan yaşadığına, yazdığına, kalbine, sözüne hep sadık kalan çocuk
seninle her zaman gurur duydum, varlığınla ve başarılarınla mutlu oldum bu şiirinle de beni yanıltmadığın için teşekkür ederim... sevgilerimle benim yakışıklı oğluşuma
Furkan Can Demirel her geçen gün daha iyi şiir yazıyor devam son hızla...👍