Sen Mevsimi
Bu kez uykundan öptüm seni
Sabaha az varlarındaydı zaman
Rûyâ gibiydin, kısa ve uzun ömürlü...
Çocuk sevinçlerinle nefesin soluğuma karıştı
Bense kum saati misali geri sayımdaydım
Seni beynimin kenar mahallerinde bırakmak zorundaydım
Bu şehri içime işleyene, omzumu bağışlamam gerekti...
Uyandığında kısık sesler çınlayacak odada
Azad edilmiş renklerin meleği olacaksın
Yine o çok sevdiğim eflatunu seyredeceğim sende
Ellerine soğuk kalarak ve uzak diyarlardan...
Ve unutmadan...
Oysa gideceğimi bile bile
Gel dedin!
Mantığım örsümü zorluyor nicedir
Yalnızlığının sesini geri çeviremezdim dedim
Bir başına harabe tümceleri tükemezdi dedim
Sonra...
Günaha, sevabı ucundan bile göstermedik dedim...
On altıncı gününde sızladı yara berem bu kış
İlişti takatsiz ruhuma sen mevsimi ne yapayım
Gidemedim her ne kadar günaha sebepte olsan
Anladım ki, günahta bensiz işlenmiyor sende...
Hepsi bu!
Aklım bir başka yerde yinede,
Belki de yüreğimle sürgünde...
Sen burdasın!
O ise orada...
Ben,
Ben beşinci mevsimde...