Sen Yine Sen
Sen efsunlu dizem,
Vuslatın bitmez gizemi,
Yitmiş yaşam tılsımı,
Korlanmış ana özlemi,
Gözlerinde; ölümü slogan yapanları bağışlayabilirim,
Kanı şarap yapıp ak gökyüzü altında içenleri bağışlayabilirim,
Masum bir kadının göğsüne,
Kirli bir ölümün tetiğine,
Hüznün en vuran teline,
Dokunan eli bağışlayabilirim
Ve kendimi, günahların göbeğindeki şarap damlasını bile bağışlayabilirim.
Gözlerde buruşturulmuş bebe gülücüğü,
Sıcağı bir daha duyulmayacak ana öpücüğü,
Güne, tene, yüreğe temmuz sıcağı,
Yaralıyı avutan gün ışığı,
Gözlerinde; bir oruspunun pörsümüş etini sevebilirim,
Cetvelle çizilen vatanları sevebilirim,
"Küçük Generallerin" Ağlama duvarına gölgesi düşmüş katillerini sevebilirim,
Kabilin suç ortağını, kendimi bile sevebilirim.
Sen özgürlüğü ölünür kılan,
Toprağı vatan yapan amil,
Ölçülere vurulmayacak sıcaklıktaki dost eli,
Kutuplara doksan dereceyle vuran yürek,
Gözlerinde; abartıya yalana vurmadan ölebilirim,
Cennetleri izmaritçesine fırlatıp ölebilirim,
Mutluluğun doruğunda,
Bayram yerine giden çocuğun coşkusuyla ölebilirim,
Derinden çok derinden,
Tanrısına küsmüş çocuğun sitemine rağmen ölebilirim.
Sen Ey yağmur sonrası toprak kokusu,
Karanlık yumağında ebemkuşağı,
Yinelenmişliğin kırıldığı halka,
Düşünürlerin kral olduğu ülke,
Gözlerinde Ortadoğu'da güller açmasını bekleyebilirim,
Hiroşima'da yanan çocuğun gamzelerinde yaşamın yeşermesini bekleyebilirim,
Günahın Everest tepesinde apak sakalıyla Hızır'ı bekleyebilirim ,
Ve seni Meydan Larussa kadar rağmenle,
Babil'in ötesinde kimselerin bilmediği sona kadar bekleyebilirim.