Sende Tutuldu Şafaklarım
Orta Mahallenin keskin virajlarını alırken gönlüm
bir düş çalar denize tanyeli
eser tepelerden aşağı maviliklerin çehresine
mor büklümlü meltemler
nefesinden bergamot üfleye üfleye
yanar burnu maviye akan Yoroz'un
elma şekerine aş erer sevdanın allanan dudakları
kıyılara sokulan dalgaların ahenginden
avluda incir dut
çift fıskiyeli havuzda kırmızı turuncu balıklar
çıkmadan sofanın pencerelerine
uzanan ıhlamurların denize üşüşen kokusu
geniş yüksek duvarları saran
limon çiçeklerinin Marinaya süzülen meşki
en tepesine tırmanırken semtin
Rumca yükselen şarkıların nağmelerinde titreyen
Marika'nın Murat'a olan aşkı
Bizans Katoliklerine ev sahipliği yapan
Hagios Michailos'un çanlarında çınlayan tarihin mistik dokusu
Düzlükte göğe boy süren
dikenlerden uç vermiş böğürtlenlerin
bağdan ırak kalmış şehvet erimi
güller açan yamaçlarından gülümserken
günbatımı nazlı edalı Timurcuoğlu Konağının
sıcacık duvarlarına
dem alan sevdalara damlar çay çiçeğinin beyaz sinesi
üçgen alnından şakır konağın
sabahın kulağına serçeler
körfezi saran ızgarada cızıldayan
köftenin kokusu
ekmek arası uskumru
düzlükte horon
'alaşağa,aloğlum, kimola, taktum, yıkoğlum '
kemençenin ritmine çalınan ıslıklar
taşlardan saçaklanan yosunların
seher yelinin gözlerine doğan yeşili
bir uçtan bir uca sahilde
elekten elenmişçesine
denizin yüzünü okşayan
yağmur çiseleri
tam koyun koynunda limana demir atan
gemilerin yorgun omuzları
güvertede efkarlanan kadehler
ah! 'Fadime'm he deseydun bana ne olurdi ki '
Karadeniz'in dibine saçılan meyler
açıkta rastgele geceden serilen ağlar
yalpalayan şamandıranın sudaki nöbeti
balıkçı Yunus'un takasından yükselen
kemençe nağmelerinden
rüzgarın suya düşen hülyasında
vurgun yiyen balıkların tekneye
zıplayan sarhoşluğu
başında mavisi alık duvak
denize göz süzen ardıç kokulu
ahşap evlerin yıllanmış yürek mahzenine dolan anıları
seyrederken deryaya eteklerini salan göğün
mavisi uçmuş buhar bulutuna sığınan kaçamağını
Pulathane'nin görkemli köşkleri
süsü beyaz yeşil mavi boyalı saçaklarda
yavrulayan martıların çocukluğuma bıraktığı o ses
yarar gönlümün ince sızını
ayın denize damlayan gölgesinden
dört nala koşarken deli kızı Poyrazların
sabahlarıma sığmayan hasretine
ak kor döker terleyen düşlerin eşiğinden yakamozlar
kozasından yırtılan gençliğim
vurur köpüren ağzından denizin sahile
bedenimin günbatımında yanan badesine
yıkılırken infaz
seni şahit tutmuşken gece
ayağı karanlıkta kırılan vuslatlarıma
ey mabedimin dinmeyen şehri
sevdamın sende tutulan şafaklarına
mavi kanatlarını aç...
Filiz hanım bugüne kadar ki Şiirlerinin zirvesini bu eserinde yapmış.
Yaşadığı kentin tarihini şiirde öyle güzel harmanlamış ki; kendinizi kâh Trabzon'un eski konaklarında, kâh horon seyrederken, kâh teknede balıkçıların yanında hissediyorsunuz.
Yöresel Türkülerin kendine özgü şiveleri kullanılarak yansıtılması şiire mistik bir hava katıyor.
İmgeler olağanüstü.
İlk şiirlrinden bu yana kat ettiği yoldaki değişim beni şaşırtıyor!
Bir Karadenizlinin inadı ve aşkıyla şiire olan tutkunluğu bu başarının anahtarı olsa gerek.
Şiir yolun açık olsan Filiz Kaptan.
Şiirler Fora😊
Kutlarım...
👑
Biraz nostalji, biraz Karadeniz, bir sürü yaşanmışlık dolu dolu şiir yürekten tebrikler Filiz Hanıma...👍
ey mabedimin dinmeyen şehri sevdamın sende tutulan şafaklarına mavi kanatlarını aç...🤐😙🤐
Final de son noktayı koymuş değerli Şairim şiiri ölümsüz kılmış sevdasını da maviyi de ... 🤐😙
Kaleminin izi yüreğinin ilhamı tükenmesin efendim..👍