Seni Duyduğum Seslerden
soğuk heyecanın zamansız gözlerinde irkilmelerim
aşk ayıklıyor düştüğüm uzun gecelerden sevişmelerigüneş yüzünü gösterdiğinde bitiyor zaman
hiç yürümüyor karanlık odada gelecek bahar
ya da hiç yürüyemiyoruz susmalara varan dokunmalarda
yeniden doğmaları...
İstanbulun çıplak sokaklarında kayıyor ayaklarım
ardımdaki gelmelere mi ıslanıyorum
yoksa önümdeki gitmelere mi
bu nasıl ölüm
kol kola giremiyoruz
-seni duyduğum seslerden öpüyorum
güzelliğine aldanıyorum arzularının
gölgendeki kusursuz yüzüne-
en iştahlı yabancılığımla bağırıyorum kirletirken düşleri
dalgalar okşuyor omuzumu
masum bir deniz taşıyorum
böyle hesapsız sevinçlerde bilsen nasıl bozuluyor
seni ağırlayan şehir
ki, her iz tetiğe basan tuzak/
tuzaklarda sahipsiz gözyaşlarım
bilmem isimsiz kaç uçurumun
çocuk gamzelerine tutunmuş kalbim
ahh...
-seni yalnızlığımın bahçesinde suluyorum
dudaklarımda dalgın ayrılık
ellerimde akşamlar-
şimdi her gece uyumadan
acıyan yanlarımı şımartan deliyim
aynada nefesimin çizdiği resim
içimi akıtan buğu oluyor
ilk defa seyerederken silkinişimi camdan
ruhumdan sızanlar sayıklıyor
herkesi ve herşeyi biliyorum
bağışla hüznümü adam
geç kalmış bir intiharım
.....