Sera'n
Toprağın kabaran benzinde
Bir türküydü
Ağır ağır bulutlarla
Odalara inen
Sesiyle oyalandığım mevsimlerin belçimli bayırlarını ölmeyi istemedim
Üstelik aklımın fırtınasında rüzgar ıslığı
Dağılan bahçeler siyahın kadifesinde
Gün ortada dolanırken
Açık pencerelerden
Girdi içeri ansızın akşam
Akşam gurbetinden ürktü
Sis aynasındaki kırılmadan
Avucumda su
Dilimde ihtiyar yalnızlığın yaralı kuş’u
Zaman sırrına dokudu beni
Görünen kuytulardı
Geçip gitti hüzün çarmıhıyla tenhalığa
Kim kimden koptu
Kim önce giyindi
Nasıldı yolu ötekinin
Sessizliği dildeledi
Olsun.
Karanlığından çıkmamış günışığı mutlak bahar
Gamzemde gölgeli çocukların sevincini üzümler
Şu sabırla uyandığım sabahın ağaç altı kır’ı
Ah sera’n
Ah evvelimin çocukluğu
Birdir bir oynarken hayaller
Tavan arası terliklerle koşuyorum
Kaybolan uçurtmalara
Ölü toprağın yeşil ağrısına
Bir sel atıyor topuğum
Uyanıyor umut
Kapıda mavi çıngıraklar
Yorgun çayırların yürüyen suyu
Islanan güneş
-neresi orası-