Sesim Çıplak
şimdi sen uzaklardasın
yıldızların boğazında hıçkırıklardasın
gökyüzünden bak bana
sen beni sessizliğimden tanırsın
sesim çıplak
adın giydiriyor kanatarak
herşeyden gizli
herşeyden uzak
herşeysiz kalarak
nekadar da olağanüstü yıldızlar kadar uzak
bir okadarda beni seven sen hayal etmek
yalnızlık ve insan
eceline nefes aldıran ölüm gibi
seni senden kaçırarak kendime unutturup
bize hatırlatmak
şimdi sen uzaklardasın
sonsuzluğun dibine vuran gölge gibi
sen
sonsuzluğun sonunda son başlangıç
sen
sonsuzluğun son nefesi
sen
bana kıyan Azrailin hiç değişmeyen sureti
hayalmisin gerçekmisin
sönen ışıkların parlayan karanlığında
gençmisin ihtiyarmı yoksa kahverengi gözlerinle bir karatoprakmı
yoksa sevginden büyük hasretinin kalbime müebbetinin son demimisin
doğmak
ölümdür beşiği
semaya yükselen vuslatlarda arar kendini
ve kendi ölümünü izlemektedir
yaşarken dünyadaki cennetini
bir an
bir kadın bir erkek
bir yelek bir ceket
ve söküğünden dökülen yalnızlıklar
bir aşk
sabrın mekanlarında yaşanan
elsiz, gözsüz, dudaksız, dokunuşsuz, sözsüz
ama nefesi yaşamın mecburiyeti
bir an
bir kadın bir erkek
bir yelek bir ceket
ağlamaklı gök"yüzleri
neredeyse semaya erecek
adı neydi
sesim çıplak