Sevda Günlükleri (1)

Günlerden zemheri şubatının dünden bir sonrası,
Umutsuzluk ölüm soğuğu şeklinde yayılmış,
Dışarısı gri renkli soluk tenli fasl-ı şitaya teslim.

Yalnızlığımı pay ettiğim adı sanı belli olmayan,
Köhne bir bankta oturmuştum,
Hiçlik evresinde bulunmanın bana hibe ettiği özgürlükle,
Ufuk çizgisinde ötücü kuşların lal hallerine bakarken,
Bazen sara emaresi gösteren çehremden,
Arta kalan gülücüklerimi topluyordum.

Zaman zarfı kullanılmayan bir süreden sonra,
Yer bembeyaz tülünü kaldırdığı an,
Koynuna ilk cemrenin düşüşünü fark ettim,
Ben zihnimin en giz köşelerinde,
İmkansız kelimesinin bin bir şeytani yüzüyle uğraşırken,
En olmaz denilenin bile kendini talihe salıp,
Olabileceğini hissettim...

Sonrası malum,
Önce kırıta kırıta sarı papatyalar yükseldi arzın merkezinden,
Gökyüzü sanatının doruğunda bir ressamın fırçasından çıkan,
Mutluluk portresi haline geldi,
Ardından...
Tüm saygısı ve ciddiyeti ile güneş insanlığın önünde eğildi,
Kuşlar bozdu dilsizlik yeminlerini,
Vara yoğa öttüler ilk gün ki gibi,
Renkler diyarının asi çocuğu yeşil ise,
Flamalarını asmaya başladı her köşeye her yere.

Mutluydum...
Geçip gideceğini bildiğim lakin,
Yakınlığını bir türlü kestiremediğim bir şekilde,
Eski bir filmin son karesini izliyor gibiydim,
İçim tıknaz bir çocuğa emanetti,
Tıknaz aceleci bir çocuğa,
Bitti bitecek diye fısıldıyordu ikide bir,
Her an jeneriğin akacağını sanıyordum ellerimden,
En kötüsü de,
Deri altımdan şırınga edilen koca harflerle,
SON,
Yazacaktı,
Tabi bende buna karşılık gizlice ağlayacaktım.

Fakat öyle olmadı....
Gözlerim acı vererek yanmaya başlamıştı,
Ya ilk kez gerçekten kullandığım için,
Ya da bu güzellikler oratoryosunun,
Başrolünü gördüğüm için,
Bilmiyorum...

Sadece önümden gelip geçmişti,
Göz açıp kapamamdan daha kısa bir zamanda,
Ondan geriye bir tek karamel tadı kaldı ağzımda,
Demek aşk böyleymiş,
Biraz acı biraz tatlı,
Diye düşündüm,
Ve inan sevgili günlük hala mutluydum,
Yine onunla karşılaşma umuduyla,
Sen derdin işte,
Hayat tesadüfler toplamı değil mi diye,
İşte o an inanmaya başladım,
İnanıyorum...

07 Ocak 2009 658 şiiri var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (4)
  • 16 yıl önce

    Farklı bir tadı vardı bu şiirinin.İnsanın kendiyle konuşması,kendine açılması ,ve aşk gibi bir olguyu tarif etmesi zordur ..Yaşanan aşk mutluluğu ve sonrasında bitmesi..Geride kalan ise KARAMEL tadı..Aşkı acısıyla ve tatlısıyla sevmek.Bir bütün olarak görüp acısını tadınca sonunda keşke hiç aşık olmasaydım dememek ,sadece bir bütün olarak değerlendirmek..Ya ben bu şiirden sanırım çok şey öğrendim:) Tebriklerimle👍

  • 16 yıl önce

    Mutluydum... Geçip gideceğini bildiğim lakin, Yakınlığını bir türlü kestiremediğim bir şekilde, Eski bir filmin son karesini izliyor gibiydim, İçim tıknaz bir çocuğa emanetti, Tıknaz aceleci bir çocuğa, Bitti bitecek diye fısıldıyordu ikide bir, Her an jeneriğin akacağını sanıyordum ellerimden, En kötüsü de, Deri altımdan şırınga edilen koca harflerle, SON, Yazacaktı, Tabi bende buna karşılık gizlice ağlayacaktım. 😥😥😥😥 çok güzel metin... kutlarım👍👍👍👍👍👍👍

  • 16 yıl önce

    mükemmel metin... devamı gelsin.... kutlarım ablacım...👍👍👍👍

  • 16 yıl önce

    Zaman zarfı kullanılmayan bir süreden sonra, Yer bembeyaz tülünü kaldırdığı an, Koynuna ilk cemrenin düşüşünü fark ettim, Ben zihnimin en giz köşelerinde, İmkansız kelimesinin bin bir şeytani yüzüyle uğraşırken, En olmaz denilenin bile kendini talihe salıp, Olabileceğini hissettim...

    ben yazmış kadar oldum..öyle bana yakın ki bu mısralar..harikasın metinim....