Sevda Makamına
Çiseleyen yağmur tanelerinin
Topraklan buluştuğu bir şubat, akşamında
Açmışım gözlerimi bu yalancı Dünyaya.
Yoruldum,
Örselendim
Ne acılara göğüs gerdim
Yolcusu gelip giden bu handa.
Üşüdüm tir tir titredim kırkikindi
Akşamlarının ayazında.
Gün kızıla boyandı her akşam
Sessizce aştı karlı dağların ardına
Minik bir serçe gibi çırpındı, zavallı yüreğim
Gecenin karanlığında
Bomboş sokaklarda adım adım ilerlerken
Bir çöpçüler birde
Sokak lambaları şahitti yalnızlığıma.
Akrep hızla koşarken yelkovanın peşinde
Boşaldı zenberegi
Hüzzam makamı tık tak seslerinde kahroldum
Gece yeni gün doğumuna gebe
Her gece aynı işkence
Bitmiyor ki sancıları
Bir şimal, bir ay bir de seher yeli,
Şahitti doğumu bekleyen umutlarıma.
Tutunacak bir dal
Sığınacak bir liman aradım
Diyordum ki,
Uzaklardan gökkuşağı renginde bir ışık doğsa
Kar yağmış şakaklarıma.
Daral geldi
Derinden bir offf çektim
Süzüldü yanaklarım da iki damla yaş
Ben gözyaşlarımın tuzunu basarken yaralarıma
Bir sokak kedisi bir de
Köşede duran manolya şahitti acılarıma
Gecenin sessizliğini böldü,
Yüksek ökçeli bir çift kundura
Kendime mekân tutuğum, eski kırık dökük bankın
Tam da sol yanında.
Namlunun ucuna sürülmüş
Bir sevda kurşunu,
Hedef yüreğim
Maktul yedi dağın ardından
Gelen sırma saçlı meçhul sevgilim.
Bir titrek ellerim
Bir de parmak arasında ki sigaram şahitti heyecanıma.
Efsunlu bakışında kayboldum
Rotam yıkık yönüm belli değil
Yarınım meçhul, sol yanımdan vuruldum.
Ben mağdur,
Efsun bakışlı dilber makdül,
Bulun katilimi!
Damgasız mühürsüz gönderiyorum
Arzu halimi en yüce makam olan sevda makamına
Herhalde son zamanlarda okuduğum en enfes şiirlerinden biri. Tebrikler, başarılar...