Sevdama Intizarım

Sabah seherlerinde uykuya dalmış gibi
Öylesine perişan yanmış kül olmuş kader
Vatanından ayrılmış vatansız kalmış gibi
Efkâr tepelerinin ufkunu sarmış keder

Bu gün de göz yaşlarım bendini paralıyor
Bir pranga mahkumu göğsümü yaralıyor
Sözlerim küf tutarken sükûtun mahzeninde
Edepsiz arzularım tutuşur gül teninde

Duvarların ardına saklanmış korkularım
Sükûta ermiş hayal sus olmuş şarkılarım
Bir ömrü heder etmiş bir ömür boyu yanmış
Nasıl inanmış sana, bu gönül nasıl kanmış

Sen mahcup yüreğimin gizlediği büyük sır
Uğrunda harcardım yine ömrüm olsa bin asır
Yoluna revan olmuşum yollarda akar kanım
Yokluğun başka vuslat seninle her bir anım

Hatırla ey sevgili geçen eski günleri
Seven asla unutmaz mazideki dünleri
Bir an olsun hatırla yad et her anımızı
Boş yere mi akıttık al kızıl kanımızı

Bizi böyle ağlatan kap kara sevdamızdı
Kabahat bizde değil yazanlar böyle yazdı
Yıldırımlar sönerdi o efsunkâr sesinde
Mevsimler güze erdi sevdamın türbesinde

Görülmüş mü dünyada cahilden olsun agâh
Saçının her bir telinde sanki sultanî yegâh
Hangi menzile varsam sırtımdaki bu yükle
Gönül kapımı çalmaz bekle yüreğim bekle

Uzakta, çok uzakta gölgeler suya indi
Ne ayrılık tükendi, ne hasret acı dindi
Zaman bizi koynuna çekmede adım, adım
Her gece yıldızlara adını sayıkladım

Gerçek olan hangimiz yoksa ben miyim yalan
Sevdam ki bedirde bile görülmemiş bir talan
Kılıçtan daha keskin ve kıldan daha ince
Dilim, dilim soyuldum doğrandım ince, ince

Mecnun da Leyla olmuş Kerem de Aslı adın
Hiçbir şeyde bulunmaz damakta kalan tadın
Uyanan şafaklarda gökleri saran niyaz
Hasret gözde fırtına gönül'ü yakan ayaz

Hasrete düşen gönül kanarmış da kanarmış
Hasretin acısıyla ölmese de yanarmış
Tarumar olmuş gitmiş gözümdeki hayalin
Şimdi daha mı mutlu benden sonraki halin

Mutluluk bulunmazmış göz yaşı buğusunda
En yoksun şiirlerin tekinsiz kuyusunda
Benim kaldığım gibi kararıp kalacaksın
Virane temeline pişmanlık kuracaksın

Hiç kimse tutmayacak bir ömür matemini
Kara toprak saracak gülden nazik tenini
Ne yüzünde tebessüm ne gözünde bir muştu
Sevgin pır diye uçan kanatlanmış bir kuştu

Seni sevdiğimi en çok felekler kıskanırdı
Bana yaptığın zulümden melekler utanırdı
Şimdi artık beyhude yalvarmak neye yarar
Ayrılıkta kâr mı var kârın ömrüme zarar

Kokunu rüzgarların kokusundan alırdım
Her terk edip gidişinde gözü yaşlı kalırdım
Artık ne bir telaşım ne de bir haykırışım
Hani derler ya 'tuzsuz aşım dertsiz başım'

Yeter de artar bile çektirdiğin çileler
Kafdağı'na sığındı utançından hileler
Bir rüyaymış gördüğüm damakta tadı kaldı
Bir de yorgun acılar yetim feryadım kaldı

Sevda denizlerimde dalgalar durulsa da
İdam edilmem için sehpalar kurulsa da
Dön gel diyemem sana buna feryadım yetmez
Artık viran bahçemde suskun bülbüller ötmez

Sardım kara bahtıma dikenli telleri ben
Kollarımda uyuttum her gece elleri ben
Mutlu mesut günlerim benden çok uzak düştü
Bal dolu kovanıma boz ayılar üşüştü

Şimdi öl desen bana ölüm fermanım olur
Dönsek eski günlere gönül dermanım olur
Koy beni berdar etsin bu sevdanın günahı
Kim bilir kimden aldım ben bu figanı ahı

Artık bir başınayım her arzum kaldı yarım
Budur benim ahvalim sevdama intizarım

Fevzi Cahit
Ozanca/İZMİR

06 Mart 2010 488 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar