Sevdamın Nankörü
Ayrılıklar da sevdaya dahildir denilen yerden kırılıyorum.
Öyle apansız derin bir hastalık.
Aşk illetine kapılmış, kim kapıldı ben mi?
Uzun soluklu bir tebessümün ruhunda aranan huzuru kaybedişimdi bulmaktan önce.
Üzerine yazılan şiirler, mısralar, yazılar, dizeler, her birinde farklı bir hayat her birinde farklı bir acı, bir hüzün, asla benzeri olmayan yaşanmışlıklar.
Her gün beraber geçtiğin yoldan bir gün onsuz geçeceğini hiç düşünmeden yürüdün.
Aynı duyguları paylaşırken bir gün yitip gideceğini düşünmeden güldün.
Bir daha asla karşında aynı sevdayı bulamam düşüncesi olmadan sevdin.
Nice aşklar yitip gitmişken kendi yaşadığını aşk mı sandın. Izdıraptan öte hislerini yoksa aşkı mı yeni öğrendin.
Öğrendiğim neydi?
Kızgınken, kavgada bağırış çağırıştan sonra istemsizce ortamın ciddiyetini bozan anlık gülüş eski haline döndürebiliyorken.
Kalbi ince ince saran kırgınlığı eski haline döndürebilecek bir gülümseyişin olmadığıdır.
Bizim böyle olmamamız lazım.
Uzaktan olmuyor sevgilim
Bizim aynı yatakta uyanmamız gerekirdi.
Aynı sevdanın kanatları altında
Aynı sıcaklığında ve serinliğinde
Çocukluğumu yeniden geçirmekti hayalim
Seninle her gün seninle,
Sevgi neydi seninle öğrenmekti.
Böyle uzaktan olmamalıydı.
Ya da böyle kırgın belki de hiç olmamalıydı...
Adını bilmediğim bir çelişki bu
Adını bilmediğim bir ihtimal bu
Ya da tamamen imkansızlık
Umudun kıyısız tarafı
sahil boyu çekilen huzursuzluk.
Yarım kalmışlıklar var
Bir gün tamamlanması umuduyla
sarılıyorum Sevdamın nankörüne...