Sevdiğim kız üzgün
Sevdiğim kızın yapabileceği bir şey yoktu.
Bir şiir yazardım uzaklarda.
Acıdan yorulur uyurdum gece.
Rüyalarda kapılarımı çalardı o.
Yıkık harabe gönlüme, evime gelirdi.
Dört duvar arasında bir pencere kadar güzeldi o.
Basma eteği, başörtüsü ile...
Poyraz gibi esti geçti.
Ne yaprak ne dal budak bıraktı bende.
Bütün yeşil yanım yeşil gözlerinde kurudu.
Tufanlar kopmuş, içimdeki Musa' lardan haber yok.
Bütün suçları üstlenen bu vakitsiz zaman nerede?
Biz seni böyle mi bekledik oysa.
Bu hazin son, hesaptaki açık niye?
Beni kendime kim yorgun yükledi böyle?
Halı gibi dokuldu kaderim.
Bizi ayıracaklar...
Bir yazı ki yazgım.
Tükendim...
Sevdiğim kız yetim, öksüz uyur oralarda şimdi.
Elimden bir şey gelmez.
Omuzlarım göçtü bedenimden.
Tek yaşamanın kavgasını vermiyorum racon, kural bilmez dünyaya.
Beden işçisiyim, hamal, köle.
İpotek altına aldı gençliğimi devlet.
Hayatın verdiği ödevleri yapıyorum.
Elimde avucumda ev ekmek, senet sepet.
Sırtımdan geçinen adalet.
Aşk yanımın dışında her yerimi sömürüyor...
Sen de haklısın.
Nasıl ki vergi kaçırmak vatan hainliği,
Şiirden çalmakta aşkın hainliği olsun.
Elimden bir şey gelmez sevdiğim.
Sen orada kimsesiz, yalnız...
Yarım saatlik bir molam var onuda sana yazmakla geçiriyorum.
Delirmişliğime, şairliğime ver...
En kötü ölürüm senin için.
Çünkü yaşamak her şeye rağmen kötü.
Seni kaybetmek zaten dönüşsüz bilet.
Bu geçen zamanın kefareti,
Namaz borcu, zekât borcu, oruç, cennet cehennem.
Ölmek umrumdadır!
Bitmiştir artık benim için bu dünya.
Adamların namussuzlukla nam yaptığı, kadınların da güzellik için kapandığı bu çağda.
Verecek bir şeyim kalmadı artık.
Yumruğum, namusum, şerefim ve şiirimden başka.
ÖMER ALTINTAŞ