Sevemedim Yirmiikiyi
Takıntılarım yoktu bilirsin,
uğursuz da demeyeceğim yirmi iki için.
Ama sevemedim yine de can..
Rüştü Onur'da bu yaşlarda,
sessiz,sakince veda etmişti yaşama senin gibi..
Yıllar sonra gün ışığına miras,
Orhan Veli'ye yazılmış mısralarını,
.................................mektuplarını yadigar bırakarak..
Şimdi ben de deşiyorum geçmişin bağrını.
Düşünüyorum,
kırıntıların içinden çekip çıkardıklarımı.
Koskoca üç yıl,
deli dolu öğrencilik yıllarımız..
Ve en güzel paylaşımların silueti beliren..
Zor zamanların öğrencisiydik biz,
doyasıya yaşadığımız aşklarımız olmadı hiç.
Korkular hiç bir zaman veda etmedi.
Ayrılmadı baş ucumuzdan,
yastık altı hikayeleri misali ölümün nefesi.
Yıllar geçti gidişinin üzerinden.
Kaç gençle paylaşmıştır ranzan,
.......................................ardında bıraktığın kokunu.
Kaç gence dert yanarak anlatmıştır,
bir sömestr'de habersizce çekip gitmeni.
Döneceğin günü sayarken atılmış çentiklerin,
....................................................can acıtan hikayelerini..
403 numaralı odamızın camları,
kim bilir kaç kez;
Tandoğan meydanına bakarken,
...............gözleri yaşlı dönüşünü bekledi.
Bilinmez kaç kar tanesi,
...............hüzünlü yüzünü resmetti o camlara.
Bunlar varsayım olsa bile güzel..
Güzeldi dostum,
dolu dolu üç yıla sığdırdığımız gurbet yılları..
Neresini sevdin deme,
.............................nasıl güzeldi deme.
Şimdi bir başka Ankara Fikret.
Eş dost konuştuklarım,
tertemiz,
pırıl pırıl bir Ankara sabahına uyanıyoruz artık diyor..
Onlar bilmez kardeşim,
bilmezler ki;
O yıllarda gökyüzünün griye boyanmış hallerini..
Kirli Ankara şubatlarının ciğerlerimizden öpüşlerini..
Bilmezler,bilemezler,
bir şubat ayazında,
bir sis bulutuna hüzünü asıp,
dönemeyeceğin bir sömestr tatiline çekip gittiğini..
Yirmi altı yıl,
ne uzun bir tatil oldu bu can..
Bir gülen yüzün aklımda gidişinden,
.................................................bir dağ gibi yüreğin..
Bir de can, bir de;
İnceden bir sızı,
öldüğünü duyurarak şubatı yüreğime düğümlediğin...
**Can arkadaşım Fikret'in anısına..
😅😅😅 😥😥😥😥 offfffffff...dedirtti şiiriniz👍👍👍👍
hasbihal diyor eskiler buna 👍
Emin ol abicim pırıl pırıl bir Ankara sabahına uyanamadım ben Ankara'da.. sabahlar hep hüzünlü; hava hep kararmış bir kurşun rengiydi Ankara'da.. Zaten havalar da insan renklerinin bir yansıması değil midir?? Ahh Ankara; benim gibi kimlerin içini yakmışsın... tebrikler abicim; çok güzel bir şiir gerçekten... Gazi'den sevgilerle..