Şeytan Isırığı
Al bu yarayı kanırt baba,
soy ağacından indiğinde baltalanmış gövdeye bak;
bak, bu kabuk bağlayan ölümü, çeyizinden çıkarırdı annem;
bunda bir yol derdim var.. bak,
apansız yarılıyor yer yüzünün bir yeri
geçemiyorum kardeşi olduğumuz kut yücelikten
bu çağ bir ağaç gibi özenli büyütmüyor çocukları.. düzenli
dünyalarla bir uzamıyor kökleri gövdeye.. dönüşse de bir yandan:
ağıt yakılası saraylar veriliyorsa bana
rahmin duvarlarına tosluyor oğulları şehvetin
bel verirken mührüme.. kıs kıs gülüyor yaşlı karınca
kuşdili bilmez dağlardan karanlık mağaralara eriyor ömrüm
ateşi anmasam olmuyor eski bir sandıkla yitirilmiş kanıyor ölüm
-ateşi ansam olmuyor; eski bir sandığa çivilenmiş kanıyor yitmiş ölüm-
peki, bizi nereye götürecekti kapılar baba..
gidiyor bir hanımelinin bahara yaslanan kokusuna inat eşleşmesi
dünyaya verdiğim rahatsızlıktan öteye bağışlayın, der gibi
ulan, demişim; ölmedim, dağının soluğu işledi ciğerime
şeytan ısırığı akbabalarının leşi kaldı elimde
peki, şeytan ısırığı bir düş müyüm şimdi?..